image

Tonlarca Tel ve Sürdürülebilirlik

12 Ekim 2016 - Zekeriya Şen

O kadar çok yok olan eserlerimiz var ki. Bazıları tamamıyla yeryüzünden yok edilirken bazıları harabe halinde zamana, insana ve düzene karşı direniyor. Tek başına, sonucu belli olacak bir amansız savaş.

Bu sıkıntıyı fark eden bir sanat tasarımcısı olan Edoardo Tresoldi, kendi halinde ölüme terkedilmiş bu yapıları topluma tekrar kazandırmak için enfes bir proje geliştirmiş. Yok, olmaya yüz tutmuş olan antik yapıların geçmiş ihtişamını onları tekrar teller ile inşa ederek yaşatıyor. Bir hayalet yapı gibi.

f7818b35565455.56fbd6aee0ea7

Bu anlattığımın en güzel örneği İtalya’nın Puglia bölgesinde yer alan erken dönem Hristiyan Kilisesi. Fotoğrafta da göreceğiniz üzere 7 ton çelik tel bir araya getirilip işlenmiş durumda. Bu tür antik bir yapıyı sıfırdan, normal malzemeler ile tekrar ayağa kaldırmanın masrafının yanında bu inanılmaz düşük bütçeli ve elbette sanatsal değerli paha biçilmez. Vermiş olduğu hava hem büyüleyici hem de göz boyayıcı nitelikte.

e39c2c35565455.56fbd6aee09cf

Siponto Arkeoloji parkında gerçekleştirilen bu tasarım. Mimari alanı tekrar yorumlayan yaratıcı bir çözüm. Şeffaflığı ile hem kütlesel sınırları, hem de canlılığı hem de kalıcılığı sürdürülebilir kılıyor. Antik ile çağdaş dönemin kusursuz bütünlüğü. Sanatın öncelikli dünyevi ihtilaf özelliğini parçalayıp, iki tamamlayıcı dili tek bir dile dönüştürüyor ve ortaya nefes kesen bir manzara çıkartıyor.

dfa3e335565455.56fbd6aee0428

Bu tekrar yorumlanan mimari, tüm ziyaretçilere harabenin gerçek yansımasını görselleştiriyor. Adeta bir boşluğa kalemle çizilmiş gibi gören herkesi etkilemeyi başarmış 28 yaşındaki Milanolu sanatçı. Şeffaflığın bu yeni bakış açısı oldukça heyecan verici. Camdan çok farklı zira yapının içerisine adım atınca hala havayı ve rüzgârı hissedebiliyorsunuz, dışarıdaki sesi duyabiliyorsunuz. Gerçekte “dışarısı” diye bir şey yok. Elbette bunu gerçekleştirmek ve uygulamak başlı başına bir mucize. 800 yıl önce ayakta duran bir yapının tekrar bu yeni formatta ayağa kaldırılması inanılmaz bir emek. Sayısız benzer klişe planını araştırıp, hala ayakta olan benzer klişelerin yapılarını incelemek oldukça meşakkatli olduğu aşikâr. O dönemlerde mimari çok ileride olmadığı için bazı temel kurallar uygulanmış bunların başında ise kubbe, sütun ve duvar arasındaki altın oran. Bunu bildikten sonra Tresoldi’nin işi nispeten kolaylaşmış ama yine de tonlarca çelik ile uğraşmak herkesin harcı değil elbette. Sonuçta ortaya çıkartılan eser bir mimari çalışmadan öte bir sanat ürünü.

825d0535565455.56fbd6aee1a3f

Kâğıt üzerinde proje çizildikten sonra Tresoldi ve ekibi bir yapboz kurgusu içerisinde tüm parçaların bir araya geleceği bir modül ortaya çıkartmışlar. Sonra her parçayı tek tek kalın halka yüzükler ile bir araya getirmişler. Görselde gördüğünüz yapı tam olarak 30 gün gibi kısa bir sürede tamamlanmış. Sonuçtan oldukça mutlu olan devlet sorumluları bu eseri uzun bir süre ayakta kalması için ellerinden geleni yapacaklarını söylemişler. Tresoldi’ye göre de yapı birkaç destek ile uzun yıllar ayakta kalabilir. Bunu diğer harabe olan eserlere de uygulayacaklarının şimdiden sinyalini veriyor. Sürdürülebilir bir proje anlayacağınız.

İnsan ister istemez bu tür bir çalışmanın İstanbul ve Anadolu’daki benzer kalıntılardaki duruşunu düşünüyor. Ne güzel olur harabe halinde olan yapıları temizleyip tekrar böyle hayata geçirsek. Sürdürsek bu topraklarda yatan varlıkları, kucaklasak ve kalıcı miras olarak daha sonraki nesillere bırakabilsek. Keşke demekten kendimi alamıyorum…

HIZLI ERİŞİM

FEST Travel ile Dünyayı Kültürüyle Keşfetmek için Üye Olun.


Bunu bir daha gösterme