O kadar çok yok olan eserlerimiz var ki. Bazıları tamamıyla yeryüzünden yok edilirken bazıları harabe halinde zamana, insana ve düzene karşı direniyor. Tek başına, sonucu belli olacak bir amansız savaş.
Bu sıkıntıyı fark eden bir sanat tasarımcısı olan Edoardo Tresoldi, kendi halinde ölüme terkedilmiş bu yapıları topluma tekrar kazandırmak için enfes bir proje geliştirmiş. Yok, olmaya yüz tutmuş olan antik yapıların geçmiş ihtişamını onları tekrar teller ile inşa ederek yaşatıyor. Bir hayalet yapı gibi.
Bu anlattığımın en güzel örneği İtalya’nın Puglia bölgesinde yer alan erken dönem Hristiyan Kilisesi. Fotoğrafta da göreceğiniz üzere 7 ton çelik tel bir araya getirilip işlenmiş durumda. Bu tür antik bir yapıyı sıfırdan, normal malzemeler ile tekrar ayağa kaldırmanın masrafının yanında bu inanılmaz düşük bütçeli ve elbette sanatsal değerli paha biçilmez. Vermiş olduğu hava hem büyüleyici hem de göz boyayıcı nitelikte.
Siponto Arkeoloji parkında gerçekleştirilen bu tasarım. Mimari alanı tekrar yorumlayan yaratıcı bir çözüm. Şeffaflığı ile hem kütlesel sınırları, hem de canlılığı hem de kalıcılığı sürdürülebilir kılıyor. Antik ile çağdaş dönemin kusursuz bütünlüğü. Sanatın öncelikli dünyevi ihtilaf özelliğini parçalayıp, iki tamamlayıcı dili tek bir dile dönüştürüyor ve ortaya nefes kesen bir manzara çıkartıyor.
Bu tekrar yorumlanan mimari, tüm ziyaretçilere harabenin gerçek yansımasını görselleştiriyor
Kâğıt üzerinde proje çizildikten sonra Tresoldi ve ekibi bir yapboz kurgusu içerisinde tüm parçaların bir araya geleceği bir modül ortaya çıkartmışlar. Sonra her parçayı tek tek kalın halka yüzükler ile bir araya getirmişler. Görselde gördüğünüz yapı tam olarak 30 gün gibi kısa bir sürede tamamlanmış. Sonuçtan oldukça mutlu olan devlet sorumluları bu eseri uzun bir süre ayakta kalması için ellerinden geleni yapacaklarını söylemişler. Tresoldi’ye göre de yapı birkaç destek ile uzun yıllar ayakta kalabilir. Bunu diğer harabe olan eserlere de uygulayacakların
İnsan ister istemez bu tür bir çalışmanın İstanbul ve Anadolu’daki benzer kalıntılardaki duruşunu düşünüyor. Ne güzel olur harabe halinde olan yapıları temizleyip tekrar böyle hayata geçirsek. Sürdürsek bu topraklarda yatan varlıkları, kucaklasak ve kalıcı miras olarak daha sonraki nesillere bırakabilsek. Keşke demekten kendimi alamıyorum…