Dünyanın en bol oksijenine sahip yerlerinden biri olan Yeni Zelanda dağları, vadileri ve gölleri ile çarpıcı bir coğrafya. Neredeyse tam bir gün boyunca uçarak ulaşabildiğiniz, binlerce yıllık geçmişe sahip bu ülke, Yüzüklerin Efendisi başta olmak üzere birçok yapım için de ilham kaynağı olmuş.
Yeni Zelanda'nın Polinezya kökenli yerli halkı Maoriler, yiyecek sorunları nedeniyle Pasifik’i kanolarla aşar ve Tahiti ile çevresindeki adalara yerleşirler. Tahiti’nin de kaynakları tükenince yurt aramak için tekrar denize açılırlar. MS 1150 civarında Yeni Zelanda'ya göç ettikleri biliniyor.
Yeni ülkelerine Aotearoa yani “Uzun Beyaz Bulut” demişler. Maorilerin planlı bir şekilde bu topraklara geldiklerine inanılıyor. Geleneksel yöntemleriyle çok uzun ve zorlu deniz yolculukları yapabiliyordu Maoriler. Efsanelerinde geldikleri ülkenin adı Hawaiki olarak geçer. Hawaiki’nin Tahiti olduğu düşünülüyor.
Maui’nin Balığı
Maui, Polinezya’nın hileci, şakacı kahramanıdır. Bir tanrıça ile ölümlü bir babanın oğludur. Maui söylenceleri onun gizemli doğumu, ateşi çalması, güneşi terbiye etmesi, Yeni Zelanda’yı balık gibi tutması, ölümsüzlüğü araması gibi konuları içerir.
Günün birinde, Maui abileri ile birlikte balığa gitmek ister. Ancak her defasında bir bahane uyduran abileri Maui’yi balığa götürmezler. Abilerine ne kadar iyi bir balıkçı olduğunu kanıtlamak isteyen Maui gizli bir plan yapar. Yalnızken özel bir olta örer ve sihirli sözler ile güçlendirir oltayı. Büyükannesi Murirangawhenua’nın kendisine verdiği bir çene kemiğini de sıkı bir şekilde oltaya bağlar. Ertesi gün abilerinin kanosuna gizlenir. Karadan iyice uzaklaştıktan sonra ortaya çıkan Maui’ye abileri çok kızarlar. Maui abilerinden bir şans ister. Abileri hep beraber kendi oltalarını denize bırakırlar. Oltalar suya değer değmez balıklar yakalanmaya başlarlar. Adeta balık yağmaktadır kanonun içine. Maui abilerinden yem ister ama abilerinden biri burnuna gülerek vurur ve onunla dalga geçer.
Bu sırada burnu kanayan Maui kanını yem olarak oltanın ucuna iyice sürer ve kanonun önünden oltasını suya atar. Olta okyanusun dibine vurunca birden kano çok hızlı hareket etmeye başlar. Devasa bir balık su üzerine çıkar ve Maui, büyükanneleri Murirangawhenua’nın onlara verdiği hediye balığın bu olduğunu anlar. Abilerine balığı korumalarını ve kendisinin kısa sürede halkları ile beraber geri geleceğini söyler.
Maui Hawaiki’ye yola çıkar çıkmaz açgözlü abileri balığı parçalamaya başlar. Maui yanında halkı ile geri gelince balığın üzerinde sanki dağlar, vadiler ve ovalar varmış gibi kesildiğini görür. İşte Maui’nin balığı aslında Yeni Zelanda’nın Kuzey adasıdır. Balığın kuyruğu kuzeye, başı ise güneye bakacak şekilde durur haritalarda. Maui’nin kanosu ise Güney adasıdır. Stewart adasıysa Maui’nin çapasıdır.
Haka Dansı
Erkeklerin savaş ve cesaret dansına Haka adı verilir ve savaşçı gruplar tarafından icra edilir. Haka bir kabilenin gururunu, gücünü ve birliğini sert hareketlerle karşısındakine gösterir.
Bundan 200 yıl önce bir Maori lideri olan Te Rauparaha düşmanına yenik düşer. Bir çukura hapsedilir ve beklemeye başlar. Öleceğini düşünen Te Rauparaha “Ka mate Ka mate” yani “ölüyorum, ölüyorum” diye mırıldanmaya başlar. Bu sözler düşmanın dikkatini çeker ve düşman çukurun kenarına yaklaşır.
Düşmanın insafa geldiğini düşünen Te Rauparaha “Ka ora Ka ora” yani “yaşam, yaşam” sözleriyle devam eder. Şarkıda saçlı adam olarak geçen düşman gerçekten bu şarkının üzerine insafa gelir ve çukurdan yukarı, ışığa doğru çıkmasına izin verir.
İşte bu efsane Maori kabilesinin üyelerine ilham kaynağı olur. Her savaşta düşman kim olursa olsun, hangi duruma düşerlerse düşsünler bir kurtuluşun olduğuna inanırlar ve bu inanış onların cesaretini perçinler.
Egemenlik mi, Bağımlılık mı?
İlk Avrupalılar 17. yüzyılda gelir bölgeye. 13 Aralık 1642’de Abel Janszoon Tasman, Tazmanya’yı geçip Westland kıyısındaki Hokitika’ya ulaşır.
1769-70'te İngiliz kâşif James Cook, iki büyük adanın çevresini dolaşarak doğruya yakın bir harita çıkarır ve gerçek görevi olan İngiliz kolonisi bulma görevini başarıyla tamamlayarak bu toprakların İngiltere’ye ait olduğunu ilan eder.
Atalara duyulan saygı, aile toprağı üzerinde hak sahibi olmak ve ataların köyünde aynı toprağın insanı sayılmak, Maori geleneğinde önemli yer tutar. Bu yüzden Maoriler toprak konusunda her zaman çok duyarlı olmuşlardır. Diğer kolonilerden farklı olarak yaptıkları anlaşmalar ile topraklarını güvence altına almışlardır. Bu anlaşmalardan ilki 34 kabile arasında 1835’te imzalanan Bağımsızlık bildirgesidir. Şubat 1840’ta ise 50 Maori kabilesinin şefleri Waitangi Antlaşması’nı imzalar. Bu antlaşmayla arazileri için güvence verilmesi ve gerekli korumanın sağlanması karşılığında İngiliz egemenliğini tanımayı kabul ederler.
Waitangi Anlaşması aslında Yeni Zelanda’nın kuruluş belgesidir. Kraliçe Victoria’ya toprak satın alma yetkisi vermelerine karşılık Maoriler bütün Britanya halklarının hak ve ayrıcalıklarına sahip olur. Anlaşmada yer alan özel bir madde ile bütün topraklar, mülkler, ormanlar, balıkçılık bölgeleri ve diğer mal varlıkları korunacaktır. Ancak bir tanesi İngilizce, diğeri ise Maori dilinde iki anlaşma vardır. Ve elbette bu anlaşmalar birbirinden farklıdır. İngilizlerin metinlerinde “egemenlik”, Maori metinlerinde ise “bağımlılık” olarak bahsi geçen bir madde bulunur. Bu nedenle İngilizler tüm hâkimiyetin Britanya’da olduğunu savunmaktadır.
NERELERİ GÖRMELİ?
Queenstown
Yaklaşık 28,000 nüfusu bulunan kent, Yeni Zelanda’nın macera başkenti olarak kabul ediliyor. Kawaranu ya da Shotover nehirleri üzerinde yapılan jetbot ve jumping en önemli aktiviteleri. Güney Alplerinin uzantısı olan The Remarkables bu bölgenin en sevilen kayak merkezi. Yeni Zelanda’nın en pahalı şehirlerinden biri olan kent yılda iki milyona yakın ziyaretçi çekiyor.
Kurulduktan sonra öyle güzel bir şehir olmuş ki “Kraliçemize layık oldu” diyerek buraya Queenstown adını vermişler. Maoriler ise şehri Tāhuna olarak adlandırmışlar.
Kiwi Kuş Yaşam Parkı aynı zamanda bir rehabilitasyon merkezi. Yeni Zelanda’nın meşhur kanatsız kuşu “kiwi” geceleri görünen bir hayvan. Yaralı kuşlar tedavi edilip sonra vahşi yaşama dönmeleri sağlanıyor.
Başta Yüzüklerin Efendisi olmak üzere, King Kong, Narnia Günlükleri, Herkül, Lion gibi yapımlar burada çekilmiş. Queenstown’a yakın olan Paradise, Yüzüklerin Efendisi filminin çekimlerinin yapıldığı yerlerden biri. Paradise’ın ilerisindeki dağ hem Saruman’ın kalesi Isengard hem de Lothlorien olarak kullanılmış. Elflerin yaşadığı Orta Dünya’nın sihirli orman ülkesi Lothlorien çekimlerini güneşli havalarda yapmışlar. Orklar ve kötü adam Saruman’ın yuvası Isengard’ın çekimleri ise kasvetli havalarda yapılmış.
Wakatipu Gölü
Yeni Zelanda’nın 3. en büyük gölü ve aynı zamanda en uzun gölü olarak kabul ediliyor. Adı Maori dilinden geliyor. Wakatipu büyüyen körfez veya ruhlar körfezi anlamına geliyor. Göl S veya Z şeklinde ve 15.000 yıl önce son buzul çağında oluşmuş. Gölün bulunduğu yerde yükseklik 310 metre iken gölün derinliği 378 metre. Etrafındaki en yüksek zirve Earnslaw Dağı ve 2819 metre yükseklikte.
Milford Sound
Milford Sound, Fiordland Ulusal Parkı’nda yer alıyor. Fiordland ülkenin en büyük ve en çok yağış alan milli parkı unvanlarına sahip.
Aslında Milford Sound gerçekte bir “Sound” değil, fiyort. Sound, deniz seviyesinin altına batmış geniş bir boğazdır. Bir çeşit nehir vadisidir. Fiyortlar ise buzullar tarafından oluşturulur ve dik kayalıklarla U şeklinde vadiler oluştururlar. Bu hatayı gidermek için dahil olduğu bölgeye Fiordland adı verilmiştir. Fiyordun başından açık denize olan mesafe 16 km.
Auckland
Yeni Zelanda’nın en büyük şehri ve 1,6 milyon insan yaşıyor. “Yelkenliler şehri” olarak da bilinen Auckland, yatçılıkta en büyük yarışma ve ödül olan Amerikan Kupası’na ev sahipliğini yapıyor.
Auckland’da Maurileri parlamentoya taşıyan ilk başbakan olan Michael Joseph Savage adına yapılan anıtı mutlaka görmek gerekli.
Ayrıca Everest dağının isim babası Sir Edward Hillary Everest’in cenazesinin yapıldığı Meryem ana Katedrali de kaçırılmamalı. Yapımı 1860’da tamamlanan katedral 1982’de orijinal yerinden 100 metre ileriye taşınmış ve yönü 90 derece değiştirilmiş.
Voyager Yeni Zelanda Denizcilik Müzesi de ziyaret edilmeli. Bu harika müze Polinezyalı yerlilerin denizle ilişkilerini ve Avrupalı kâşiflerin ülkeye gelirken yaşadıklarını anlatıyor. Müzenin bir salonu geminin içi gibi tasarlanmış ve denizde olduğunuzu hissettiriyor size.
Sky Tower ise 1997’de açılan ve 328 metre yüksekliği ile Yeni Zelanda’nın ve Güney Yarımküre’nin en yüksek binası unvanına sahip olan kule.
YAPMADAN DÖNMEYİN!
BİLMEK GEREK
Resmi Adı: Yeni Zelanda
Yüzölçümü: 267.700 km² (adalarla beraber 270,530 km²)
Nüfus: 4.510.000
Başkent: Wellington
Halklar: Avrupalılar % 71, Maoriler % 14, Asyalılar % 11, Pasifik Halkları % 7,5
Resmi Diller: İngilizce (resmi), Maori (resmi)
Dinler: Katolik % 11.5, Anglikan % 11, Presbiteryen % 8, Hindu % 2, Budist % 1.5, Müslüman % 1
Para Birimi: Yeni Zelanda Doları
İklimi: Hava tahmini yapmanın en zor olduğu ülkelerden kabul edilir. Bahar dönemi rüzgârlıdır. Kışları yağış olabilir. Yazlar ise nemli ve rüzgarlıdır.
Ulaşım: Emirates Havayolları ile Dubai aktarmalı gidilebiliyor.
Vize: Yeni Zelanda vizesi TC vatandaşlarına ücretsiz olup işlemler aracı kurumlar ile yürütülüyor. Ancak vize başvurusunu mutlaka önceden yapmak gerekiyor. Başvurudan sonra pasaportunuz size iade ediliyor ve vizeniz online işleniyor.
Gümrük: Yeni Zelanda’ya girişlerde çok ciddi gümrük kuralları uygulanıyor. Ülkeye hiçbir şekilde gıda maddesi, bitki, hayvan ve biyolojik aktivitesi devam eden bir ahşap ürün sokulamıyor. İşlenmiş ve paketlenmiş ürünleri dahi mutlaka deklare etmek gerekiyor. Deklare edilmeyen ürünler için ciddi cezalar uygulanıyor.
Kuzey ada ve Güney ada olarak iki ana fiziki bölüme ayrılan ülkede, Kuzey adada deprem ve volkanik yapı nedeniyle tarımdan ziyade hayvancılık gelişmiş durumda. 4,5 milyonluk bir nüfusa sahip olan ülkede 28-30 milyon arası koyun olduğu söyleniyor.
Devlet Yapısı: Yeni Zelanda İngiliz Uluslar Topluluğu’nda yer alır. Sembolik olarak devlet başkanı sayılan İngiliz hükümdarını (şu anda Kraliçe II. Elizabeth), beş yıllık bir dönem için atadığı bir genel vali temsil eder. Temsilciler Meclisi üç yılda bir seçilir ve yasama görevini yürütür. Temsilciler Meclisi’ndeki 120 sandalyenin yedisi Maorilere ayrılmıştır.