Bir erkek, bir kadın, bir tren kompartımanı. Bu sahne pek çok tren temalı filmin ana sahnelerinden biri olmuştur. Macera, dram, entrika ya da aşk olasılıklarının tren yolculuğunun vazgeçilmez bir açılımı olduğunun hepimiz farkındayız. Bu temayı içeren belki de yüzlerde film var, peki bu romantizm neden?
2021’de Oscar adayları arasına giren yönetmen Juho Kuosmanen'in Compartment Number 6 (6 Numaralı Kompartman) isimli filmi de bu tarzın en son örneklerinden biri. 2021 Cannes Grand Prix'sini ortak paylaşan söz konusu film ve benzerlerinin de tren yolculukları yaşam için bir metafor gibi değerlendirilebilir. Yol boyunca tanıştığınız insanlarla trene biner, iner, karışır ve harmanlanırız. Bu kaynaşma özellikle trenin yemek vagonunda daha bir kuvvetlenir.
Lumière kardeşlerin 1895'te yayınladıkları, L'Arrivée d'un train en gare de La Ciotat (La Ciotat İstasyonuna Varan Bir Tren) 50 saniyelik filmlerini göstermelerinden bu yana sinema ve tren seyahatiyle daha o zaman adı tam konulmamış olan bir evliliğe girdiler.
Uluslararası Film veri tabanı bilgilerine baktığımızda, Lumière kardeşlerin 1895 tarihli sessiz kısa filmi L'Arrivée d'un train à La Ciotat'tan, Strangers On A Train'e ve oradan Snowpiercer'a kadar trenlerin önemli rol oynadığı filmlerin sayısı yaklaşık 3.786 tane. Bu filmlerden feyz alarak yaratılan seyahat rotaları ise en azından 20’nin üzerinde.
Agatha Christie, Doğu Ekspresinde Cinayet adlı eserinde şöyle bir tanımlama yapmış, ki bence tren seyahatleri hakkında bu her şeyin özünü belirliyor: "Çevremizde her sınıftan, her milletten, her yaştan insan var. Bir çatı altında uyurlar ve yemek yerler, birbirlerinden uzaklaşamazlar." Özünde tren seyahatleri böyle bir çerçeve içerisinde tanımlanmış durumda ve aslında tren yolculuğunun çekiciliği burada yatıyor. Öte yandan Hitchcock'un Strangers On A Train filminin efsane açılış sahnesi bizlere, birleşen ve ayrılan demiryolu raylarını gösterir, bunun altında yatan ise kesişen ve ayrılan kaderleri çağrıştırır. Bu rastgele buluşmalar, aynı düzeyde rastgele koltuk yerleşiminden oluşan o duygusal bağlılıklar tren seyahatlerini başka bir boyutta taşır. Karşı karşıya oturan tren yolcuları bir temas, biz göz bakışı veya sohbet ile iletişim kurabilirler aynen Strangers On A Train filminde Robert Walker ve Farley Granger'ın ayakları yanlışlıkla birbirine sürtünmesi gibi. Elbette bunun sonucu pek hayırlı olmaz zira bir cinayetle sonuçlanır ama yine de tren içerisinde gelişen bir bağımlılıktan bahsedilir.
Jit Menzel'in “Closely Watched Trains” adlı filminden Richard Linklater'ın “Before Sunrise”ına kadar senaristler ve yönetmenler bu ritmik mekanik makinanın cazibesine oldum olası kapılmışlardır. Trenlerin yarattığı entrika dolu, gizemli, romantik, yavaş ve son zamanlarda ekstra süratli akımları bir sinema sahnesi için paha biçilmez bir imkan.
Bu makinalar ayrıca elbette seyahatin de vazgeçilmez birer demirbaşı oldular. Tren ile seyahat etmenin heyecanı her gezginin bir yerinde özel bir duyguyu tetikler. O vagonların tıngır mıngır ilerleyişi, beşik gibi nüfusunu sallaması, pek çok gezginin deneyimlemek için heyecanını kamçılar. Bundan dolayıdır ki, trenlerin konforu, seyahat kolaylığı pek çok gezi tasarımcısının vazgeçilmez ana aracı oldu. Bir güzergahta tren alternatifi mevcut ise mutlaka seyahatin içine işlemek için ayrı özen gösterilmelidir.
Özellikle 4 Ekim 1883’de Paris’ten İstanbul’a hareket eden efsane Orient-Ekspresi sayesinde uzun yol seyahatleri başka bir kavrama büründü. Gidiş dönüş sadece 7 gün süren bu efsanevi yolculuğa katılmış olan 40 kişilik gezgin ile tren yolculukları bambaşka bir düzeye evrildi. O zamandan beri de hayatımızda önemli bir yere sahipler. Bunların en vazgeçilmezi ise muhtemelen 1965 yapımı Doctor Zhivago filmindeki nefes kesen 12.000 km’lik yolu kateden Trans-Sibirya ekspresi. Bu tarifi zor seyahatin pek çok gezginin hayallerinde olduğu ise şüphe götürmez.
Eğer uzun yolculuklar hayal gücünü yönlendiriyorsa, o zaman trenler onların transa geçmiş ruh hallerini harekete geçirir. Trenle seyahat farklıdır, o dışarıdaki manzaranın- oval bir pencereden gözlenen titreşen o manzaraların birbirini izlemesi- bir film karesi gibi gözünüzün önünden süzülür gider. Adeta bir tablonun içerisinde kendinize özel ayarlanmış bir gözlem hanesinden dışarıyı size özel izlersiniz. Bu zevki başka hiçbir makinede deneyimleyemezsiniz? Gemi seyahatlerine de benzer göndermeler yapılır ancak bence uzaktan yakında alakası yoktur. Zaman zaman bu hissiyatı nehir veya ırmak seyahatlerinde kullanılan gemilerden de alabilirsiniz ancak hiçbir düzeyde tren gibi tatminkâr olmaz.
Trenler aynı zamanda romantik makinalardır, barındırdıkları müşterilerini en iyi şekilde ağırlarlar. Yemek vagonundan taşınan o sımsıcak içecekler yolculuğunuza ayrı bir anlam kadar. Hatırlıyorum, Some Like It Hot (Bazıları Sıcak Sever) filminde Marilyn Monroe tarafından plastik bir sıcak su şişesine karıştırılmış bir tür kokteyl de gelebilir. Tren yolculukları her şeye bir heyecan katar. Rotanızda kalabilirsiniz veya tamamen raydan çıkabilirsiniz. Trans Sibirya Ekspresine katılan bir gezgin yanına okumak için 5 kitap almış, seyahat sonunda tek bir kitabın kapağını bile açamadığından olumlu şikâyet eder; işte tren seyahati böylesine özel ve heyecanlıdır.
Ayrıca tüm yolculuklar bize ölümlülüğü düşündürür, öteye yaptığımız uzun mesafeli yolculuğunuzun o bilinmeyenin sinsi bir hatırlatıcısıdır. Tren yolculukları eski dönem ile yenilikçilik arasında da köprü kurar. Eskilerde yapılan, raylar üzerinde giden bu makina, bize hala aynı biçimde gelir ama kendi içerisinde farklılıklar gösterir. Bir hayat kesişimi gibidir trenler, istasyonlarda inenler ve binenler veya son durağa kadar ilerleyenler. Trenin kendisi gibi ilişkileri de her zaman farklı bir yerdedir. Belki de tren seyahatlerinin en güzel yanı da bu: Trenden inen kişinin binenle aynı olmama ihtimali.
Efsanevi tren uolculukları
-Trans-Sibirya Ekspresi / Rusya’nın Doğu Ekspresi (10.650 Km / 3 Gün)
-Afrika'nın Gurur (5.750 Km / 14 Gün)
-Maharaca Ekspresi (2.770 Km / 8 Gün)
-Trans – Kanada Ekspresi / Rocky Mountaineer: (6.350 Km / 14 Gün)
-Flåm Ekspresi / Norveç Fiyortlarına Yolculuk (Norveç / 20 Km / 1 Saat)
-Bernina Ekspresi (UNESCO / İsviçre / 4 Saat)
-Bulutlara Giden-Tren (Arjantin / 434 Km / 15 Saat)
-Tranzalpine: Yeni Zelanda Alper’ini Keşfetmek
-Darceling Oyuncak Tren (Unesco / 78 Km)
-Cuzco - Machu Picchu Treni (14 Saat / Zig Zag'l)
-Şark Ekspresi (Bangkok - Ciang Mai / 8 Gün)
-İpekyolu Ekspresi (Moskova - Semerkand - Urumçi - Beycing / 17
-Mahaparınırvan Express (Buda Treni) - (Hindistan - Nepal / 8 (
-Paris - Londra (Eurostar Ekspresi)
-Ghan Ekspresi (Avustralya / 3.000 Km / 54 Saat)
-Mavı Tren / Afrika’nın İncisi (Pretoria - Cape Town / 1.600 Km)
-Copper Canyon Ekspresi (Meksika / 630 Km)
-Iskoç Kraliyet Ekspresi (The Royal Scotsman)
-Shangri - La Ekspresi (Golmud - Lasa / 960 Km / 5.072 M)
-Denalı Express (Anchorge - Fairbanks / 570 Km / 12 Saat)
-Doğu Ekspresi (İstanbul, Kars / 1.930 Km / 38 Saat)
-Belmond Hiram Bingham – Peru’nun Dünya Harikası
-The California Zephyr: Altına Hücum Rotası
-Glacier Express: İsviçre Alper’inin Büyüleyici Zirveleri
-Venice Simplon Doğu Ekspresi: Doğu Ekspresi’nin Mirasçısı
-Golden Eagle: Bir Balkan Macerası
-Van Gölü Ekspresi: Doğu Ekspresi’nin Kardeşi
-GHAN: Avustralya Çöllerine Yolculuk
-Eastern & Oriental Ekspresi: 6 Günde Güneydoğu Asya
Kaçırılmaması gereken tren seyahatleri üzerine filmler
-İşe Yarar Bir Şey (2017)
-Yarına Tek Bilet (2020)
-Müthiş Bir Tren (1975)
-Silver Streak (1976)
-Tezz (2012)
-The Darjeeling Limited (2007)
-Station To Station (2015)
-Train To Busan (2016)
-Murder On The Orient Express (1974)
-Night Mail (1936)
-Blind Chance (1987)
-The Cassandra Crossing (1976)
-Sürü (1979)
-Bir Tren Yolculuğu (1988)
-Adem’in Trenleri (2007)
-Uzun Hikaye (2012)
-Locman (2018)
-Europa (1991)
-The Palm Beach Story (1942)
-Compartment No 6 (2021)
-Trans-Europ-Express (1966)
-Before Sunrise (1995)
-The Taking Of Pelham One Two Three (1974)
-Runaway Train (1985)
-Snowpiercer (2013)
-Strangers On A Train (1951)
-Twentieth Century (1934)
-The Lady Vanishes (1938)
-The General (1926)