Pek çoğumuz bu iletişim aracını unuttuk gitti. Hatta bazı yerlerde, kartpostal ile ne demek istiyorsunuz diye de anlamlı bakarlar. Literatürden adeta kalkmış gibi davranılır oysa kartpostal bir zamanın en değerli seyahat kırtasiyelerinden biriydi. Benim gibiler için ise hala öyle!
Turist kartpostalı olarak da bilinen bu güçlü iletişim aracı, tatil tercihleri, zevkleri ve ilgi çekici yerler hakkında fikirleri tetiklemek için önemli bir aracı temsil eder. Aslında analog bir seyahat dürtme aracı. Aynı seyahat dürtmelerini evde okuduğunuz seyahat dergilerinde ve broşüründe de karşınıza çıkabilir. Ama beli bir yol katederek gelen kartpostalları meselesi farklıdır, amaca odaklıdır ve çok duygusal özelliklere sahiptir. Kartpostallar seyahatleri tetikler, gezginleri hayallere sürükler ve akıllarda olmayan bir kıvılcımı devreye sokabilirler: seyahat kıvılcımını. Bununla birlikte karalandıkları an hissedilen duyguları kilometrelerce taşırlar. Fakat kartpostalların en temel özelliği, manzara izlemenin belirgin muhafazakarlığını kısmen açıklayabilecek hayati bir pekiştirme unsuru olmasıdır.
Kartpostalların 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanan uzun bir geçmişi var. Bilinen ilk resimli kartpostal 1840 yılında Avusturya'nın Viyana kentinden gönderildi, ancak uygulama 1800'lerin sonlarına kadar popüler bir iletişim haline gelmedi. İlginç olan bu konuda Amerika nispeten geriden geldi. İlk Amerikan kartpostalı 1873'te üretildi ve 1890'larda seri üretime başlandı. İngiliz yayıncı Raphael Tuck & Sons, 1880'lerde "Oilette" kartpostalları üretmeye başlayan, ilk seyahat kartpostallarından birini yarattı. “Oilette” tanımı ise minyatür yağlı boya tablolara benzeyen kartpostallara verilen isim. Bu kartlar, popüler Avrupa turistik yerlerinin elle renklendirilmiş manzara fotoğraflarını içerir. Kendimce bir deltiolog (kartpostal koleksiyoneri) olmam sayesinde odamdaki kartpostal albümleri gün geçtikçe kalınlaşıyor ve doluyor. Turizmciliğin de vermiş olduğu avantaj ile eski ve modern resimli kartpostallardan oluşan iyi bir koleksiyonum zaman içerisinde oluştu. Bu koleksiyonumu da olabildiğince zenginleştirmeye çalışacağım
1900'lerin başından 1920'lere kadar olan kartpostalların altın çağı olarak bilinir. Dünya çapında milyonlarca basılıp, mürekkep ile süslenip farklı farklı adreslere postalandı. Bu süre içerisinde kartpostallar, kişisel mesaj göndermenin yanı sıra reklam ve tanıtım amaçlı olmak üzere çeşitli amaçlarla kullanıldı. Kartpostalların kullanımı telefon ve e-postanın gelişiyle azaldı, ancak koleksiyonluk (deltiologi) öğe ve geçmişin nostaljik bir hatırlatıcısı olarak popüler olmaya hala devam ediyorlar.
Manzara kartpostalları veya hatıra kartpostalları olarak da bilinen seyahat kartpostalları ise, 19. yüzyılın sonlarında kartpostal üretiminin ilk günlerinden beri varlığını sürdürüyor. Tipik olarak popüler bir turistik destinasyonun veya önemli bir yerin resmini taşıyan bu kartlar, genellikle turistlere seyahatlerini hatırlamalarının bir yolu olarak hediyelik eşya olarak satılıyor. Ne yazık ki pek çok turistik güzergahlarda bulunmamaya bile başlandılar.
Seyahat kartpostallarının altın çağı, 20. yüzyılın başlarında, renkli baskı tekniklerinin geliştirilmesinin yüksek kaliteli, renkli kartpostalları düşük maliyetle toplu olarak üretmeyi mümkün kıldığı dönemdi. Bu, her yıl gönderilen milyonlarca kartla dünya çapında üretilen ve satılan seyahat kartpostallarında bir patlamaya yol açtı. Bu süre esnasında, seyahat kartpostalları, turistlerin deneyimlerini evlerindeki arkadaşları ve aileleriyle paylaşmalarının yanı sıra potansiyel gezginlere güzergahları tanıtmanın bir yolu olarak kullanıldı. Ayrıca, özellikle kitle turizminin ilk günlerinde, insanların farklı yerleri nasıl gördüklerini ve hayal ettiklerini şekillendirdi. İlk yollanan sanal tanıtım e-postalarının analog halleri diyebiliriz kartpostallara.
Elbette yıllar içerisinde gelişen paket turizm kurgusunda pek çok klasik kartpostal sahneleri ortaya çıktı. Örneğin İstanbul’un Boğaz’ı, Sultanahmet’i, Agra’nın Tac Mahal’i, Roma’nın Kolezyumu, Atina’nın Partheon’u ve bunun gibi eşsiz manzaralar en çok çoğaltılan görüntüler oldu. Kartpostalların bir diğer özelliği ise zamanın en büyük güzergâh tanıtım mecrası olması. Size gelen o özenle yazılmış kartpostalın fotoğrafı ne kadar cazip ise içeriği bir o kadar değerli olur.
Burada belirtilmesi gereken nokta, tabii ki, kartpostallardaki sahneler çeşitli araçlarla kurumsallaştırıldıktan sonra, bir bakıma donmuş ve zamanın dışına çıkmış bir hal alır. Yerel yaşam değiştikçe bu şekilde kalmasını sağlamak için bir mizansen unsuru gerekli hale gelir. Diğer pek çok durumda olduğu gibi burada da temsilin gücünü, gerçekliğin uymaya çalışmak zorunda kalacağı özgünlük normu olarak gözlemlenir.
Bununla birlikte, resimli kartpostal daha aktif bir türdür, yalnızca eski görüntüleri yeniden üretir. Kendisiyle ve turistlerle de dalga geçer; komik kartpostal veya ironik kartpostal ve dönem kartpostalları, hepsi oldukça uzun bir geçmişe sahip geleneklerdir. Profesyonel seyahat fotoğrafçılığında yeni sanatsal veya etnografik gelenekler lehine eskimiş klişeleri bir kenara atan anti-türlerdir.
Günümüzde seyahat kartpostalları, koleksiyonluk bir öğe ve geçmiş seyahatleri hatırlatıcı olarak popüler bir konuma yerleşti. Benim gibi deltiologlar dünyanın her yerinden kartpostal biriktirirken, her gittikleri seyahatten de kendilerine kartpostal yollarlar. Ancak ne yazık ki kartpostal kurgusu genç jenerasyon ile yok olmakta. Bazı kişilerin hayatlarında kartpostal yollamadıklarını veya almadıklarına şahit oldum. Geçtiğimiz günlerde bir dostum bana Tayland’dan kartpostal yollamaya çalışırken çok zorlandığını biliyorum. Hem kartpostal bulmakta zorlandı hem de bunu fiilen yollamakta. Ne yazık ki söz konusu nostaljik iletişim aracı yavaştan arka plana yerleşiyor belki de zaman için de yok olacak ancak bizim gibi koleksiyonerler bunu tersine emek veriyor.
Fakat şu da bir gerçek ki wwwPostcrossingCom gibi oluşumlar eski kalem arkadaşı kurgularını tetikliyor ve yaşatıyor. Bu tür birliktelikler bize nostaljik bir kurgunun hayata tutunmasına vesile oluyor.
Bir paylaşım aracının hala varlığını anımsayalım istedim. Sevdiklerinize fırsat buldukça kartpostal yollamanızı öneririm. Veya bana…