Makriköy "Şömendöfer" İstasyonu


Yine, güzel bir hafta sonu bir Bakırköy gezisindeyiz… Şüphesiz, doğduğum, büyüdüğüm semti dolaştırıp anlatmak bir başka keyif veriyor bana...

“Festkolik” olarak tanımladığımız, uzun yıllar bizleri bırakmayan, İstanbul’u köşe bucak adımlayan tarih-sever, gezgin dostlarımızla, Bakırköy’ün kuzey ve güney semtlerini tam ortadan ikiye ayıran istasyon köprüsünün üzerindeyiz…

Bugün, bu gezide olduğu gibi kimi zaman Bakırköy’ü ikiye ayıran istasyon köprüsünün üzerinden geçer, her geçtiğimde şöyle bir durur, uzun uzun bakarım tren raylarına doğru… Birkaç saniyelik bir süre için de olsa, bu ufak, dalgın bakışlar, 1950’li yıllarda, henüz o güzelim buharlı trenlerin saltanatının sürdüğü çocukluğuma alır götürür beni… Kimi zaman babamın elinden tutup bindiğim, yanlarından sarı çubuklara tutturulmuş fileli portbagaj ve deri kaplı koltuklarla bezenmiş bir kompartımanın içinde bulurum kendimi… Kimi zaman da hayal perdesini biraz daha aralayıp vagon penceresinden aşağıya baktığımda, bir tarafı kırmızı, bir tarafı yeşil, yuvarlak işaret levhasını havaya kaldırıp, dudaklarının arasındaki düdüğü uzunca öttürerek, bir baş işaretiyle makinisti selamlayan istasyonun emektar Şefdögar’ını görür gibi olurum bir an… Ve keskin bir düdüğün ardından, hareket ettiğimizin, çuf çuf  seslerinin yavaş yavaş hızlandığının hayali içinde kaybolur giderim…                         

Trenin Bakırköy’e ilk gelişi; 4 Ocak 1871‘dir… İşte, o tarihten günümüze dek bu istasyondan binlerce lokomotif, binlerce katar gelip geçmiş, milyonlarca insan bu istasyonda trenlere binip inmiştir… Unutulup gitmiş de olsa, gene bu istasyonda çok önemli tarihi günler yaşanmış; Atatürk’ümüzden ünlü casus Mata Hari’ye; Rus Orduları Kumandanı Grandük Nikola Nikolayeviç’ ten Almanya İmparatoru Kayzer Wilhelm‘e birçok ünlü bu istasyondan geçmiştir.

Tren döneminden önce, bir zamanların Bakırköy’ünün kent merkeziyle bağlantısı gerek atlı arabalar, gerek Köprü - Ayastefanos arasında çalışan İdare-i Mahsusa Şirketi’nin vapurlarıyla yapılmıştır. Ancak, Baruthane ve Basmane (sonradan Sümerbank Pamuklu Sanayi Müessesesi) tesislerinin Makriköy ve Ayastefanos’taki nüfus artışını körüklemesi, bu paralelde İstanbul ile olan bağlantıların yoğunlaşması, 15 km‘lik Yedikule-Küçük Çekmece hattının yapılıp bitirilmesiyle buralarda ikamet edenleri rahata kavuşturmuş, bundan sonra da Makriköy’ün önemi artarak yazlık bir sayfiyeye dönüşmeye başlamıştır. Aslında, İstanbul -Edirne demiryolu programının bir parçası olan bu hattın yapımına 1868 yılında başlanmak istenmiş, ama araya giren politik ve ekonomik sorunlar nedeniyle çalışmalara ara verilmiştir...

4 Haziran 1870 tarihinde yeniden başlayan hattın yapımında Fransız, Alman mühendis ve teknisyenlerle 2 binden fazla işçi yer almış, ne var ki çalışmalar düzenli bir şekilde sürüp giderken, 19 Temmuz 1870 tarihinde, Fransa-Prusya arasında patlak veren savaş üzerine, kimi Alman ve Fransız işçiler seferberlik ilânıyla ülkelerine dönmüştür. Bu olumsuz gelişmeler içinde çalışmalar sekteye uğradığı gibi, Fransa’dan gelmesi beklenen malzemelerin getirilmesinde de gecikmeler yaşanmıştır. Bütün bu olumsuzluklar her ne kadar çalışmaları geciktirmiş olsa da, hattın yapımı Aralık ayının ortalarında bitirilmiş, açılış töreninin 26 Aralık 1870 tarihinde yapılması kararlaştırılmıştır. Ancak, olumsuz hava şartları açılışın 4 Ocak 1871 tarihine ertelenmesine neden olmuştur.

Bu önemli gün için devlet daireleri tatil edilmiş, davetliler için iki özel çadırın kurulduğu Yedikule Tren İstasyonu süslenip püslenmiş, Sadrazam’ın da hazır bulunduğu görkemli açılış töreninde, hattın yapımcısı ve Rumeli Demir Yolları’nın imtiyaz sahibi Baron Hirsch’e birinci rütbeden Mecidiye nişanı verilmiştir. O günkü Terakki, Şevval gibi gazeteler, açılış töreni nedeniyle Yedikule İstasyonu ve civarının bayraklarla, defne yapraklarıyla süslendiğini, çevre ve yolların çamurdan temizlendiğini, yağmurlu bir hava olmasına rağmen sabahın erken saatlerinden itibaren halkın akın akın tören yerine geldiğini yazmışlardır. Gene, yazılanlardan anlaşıldığı gibi Sadrazam ve devlet ileri gelenlerinin katıldığı törende kurbanlar kesilip dualar edilmiş, bayraklarla süslü trene binilerek Makriköy ve Ayastefanos istasyonlarında duraklama yapıldıktan sonra Küçük Çekmece’ ye gelinmiş, burada davetlilere verilen ziyafetten sonra da tekrar Yedikule istasyonuna avdet edilerek, tören sona ermiştir. 

Resmi açılıştan bir gün sonra, yani 5 Ocak 1871 tarihinde Yedikule - Küçük Çekmece arasında yolcu taşımacılığı başlamış, o günlerde uygulanan tarifeye göre, gidiş-dönüş günde beş sefer konmuştur. Öteki istasyonların bulunduğu semt sakinleri gibi, trenle tanışan Makriköylüler ilk defa gördükleri bu vasıtaya büyük ilgi göstermişler, ancak kısa bir süre sonra, aynen Ayastefanos’ta olduğu gibi şikâyetler gelmeye başlamıştır. Bu şikayetler arasında Yedikule tren istasyonunun İstanbul merkezine uzaklığı, aynı şekilde Makriköy ve Ayastefanos tren istasyonlarına giden çamur içindeki semt yollarının bozukluğu dile getirilmiş, en azından yolların düzeltilip, düzgün bir hale getirilmesi istenmiştir…

Yapılışından beri yabancıların elinde olan demiryolu işletmeciliği 29 Mayıs 1910 tarihinden itibaren anonim bir Osmanlı şirketi kimliği almış, ardından da 1910 - 1912 yılları arasındaki 18 km’lik mesafe çift hatta dönüştürülmüştür.1914 yılından sonra, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla beraber, Fransız ve Alman kumpanyaların ellerinde bulunan demiryollarına da el konup millileştirmiş, bu şirket “Askeri Demiryollar Umum Müdürlüğü” adı altında işlevini devam ettirmiştir.

Bakırköy Tren İstasyonu, bu semtin tarihinde yaşanmış, acı ve mutlu olayların geçmiş olduğu en önemli yerlerden biridir. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında bu istasyondan, bir daha geri dönmeyecek olan asker ve mühimmat yüklü katarlar cephelere gönderilmiş, 1909 yılında bir padişahın hal’ine neden olacak “31 Mart Vakası” olaylarının ardından Mahmut Şevket Paşa’nın Hareket Ordusu askerleri buradan geçmiş, 1919-22 yılları arasında işgalci Fransız Ordusu askerlerinin tank, top ve zırhlı araçları bu istasyona indirilmiştir…

Bakırköy Tren İstasyonu geçmişten günümüze dimdik ayakta durmakta, bu semtin tarihinde yer alan çok önemli mekânlardan birini oluşturmaktadır…

Evet, zaman zaman geçerim, bugün hâlâ var olan istasyon köprüsünün üzerinden. Ve her geçişimde durur, Zeytinburnu istikametine doğru uzun uzun bakar, “gez, göz, arpacık” misali, “Tahta Köprü, Taş Köprü, Yenimahalle” ekseni arasında, çocukluğumun en güzel anılarından biri içinde kaybolur giderim: “…Çarşıya indiğimiz zamanlarda, muhakkak görmek istediğim, beni büyüleyen en önemli şeylerden biri de istasyon köprüsünün altından geçen trendi. 1953-54 yıllarında, henüz elektrikli tren olmadığı için, buharlı lokomotifler çalışıyordu. Uzaktan trenin keskin düdük sesi duyulduğunda, annemi durdurmakta ısrar eder, trenin gelişini beklerdim. İstasyona yaklaştıkça çıkarttığı ‘çuf çuf’ sesleri de artardı. En büyük zevkim, trenin köprü altından geçtiği vakit kara, kapkara dumanının bana kadar yükselişiydi. Dumanın sıcaklığı yüzüme çarpar, bana bir hoş gelen kokusunu içime çekerdim... Bugün hâlâ ender de olsa, bir yerlerde buharlı bir tren gördüm mü, durup geçmesini bekler, geçen birkaç saniye içinde de çocukluğumun en tatlı anılarından biri içinde kaybolur giderim...” (Bir Zamanlar Bakırköy / Turgay Tuna / İletişim Yayınları 1996)

 

Makaleleri
Karşıdaki Ada Midilli
Antik Mısır’ın Mezar Bebekleri: Uşabtiler
Kapadokyalı Bir Aziz: Saint Mamas
Eski Mısır'ın Gizemli Kuşu İbis
ANKARA GEMİSİ
SAMATYA
Timsahın Gözyaşları
Makriköy "Şömendöfer" İstasyonu
Karanlıkların Bekçisi Anübis
Uğultulu Bir Kent: FEZ
Mısır'ın Batı Çöllerinde
Bir tarafta Akdeniz bir tarafta Büyük Sahra Çölü: CEZAYİR
Aya Mama Deresi
Aya Eirene Kilisesi
Baruthane Kulesi
Rüstempaşa Cami
Tarihin 8. Harikası Ayasofya
Sarayburnu' ndaki Heykel
Kutsal Yağ Miron
Geçmişini Sürdürmeye Devam Eden Bir Semt SAMATYA
Mısır' ın bilinmeyen yüzü
Madagaskar'da Ölüm
Galata Kulesi
İstanbul'un Sıfır Noktası: Milyon Taşı
Dikilitaş
Bir Kapadokya Turu

Önerdiklerimiz

YERALTINDAKİ İSTANBUL TURU
SÜLEYMANİYE - VEFA - ZEYREK
LYON IŞIK FESTİVALİ
BANGLADEŞ

BANGLADEŞ

10 gece 11 gün
KONYA ŞEB-İ ARUS TÖRENİ
PERA’DAN GALATA’YA 6-7 EYLÜL 1955
İSTANBUL'UN HANLARI VE ÇARŞILARI
FENER - BALAT TURU
Kişiye Özel Geziler

Size Özel Turlar

Hayalinizdeki geziyi sayfamızda bulamadınız mı?

Hayallerinizdeki Geziyi, Hayallerinizin Ötesinde Yaşayın!

Nasıl bir program istediğinizi söyleyin, size hayallerinizdeki geziyi tasarlayalım, siz dünyayı nasıl görmek isterseniz öyle bir rotayla; herkes için değil sizin tercihleriniz, sizin hayalleriniz, sizin maceranız için

Gemi Gezileri
Makaleler
Fest Travel
Fest Travel Instagram
Fest Travel Youtube
Fest Travel Twitter
Fest Travel Facebook
Çalışma Saatleri
Pazartesi - Cuma : 08.30 - 18.00

Mesai saatleri dışında bize ulaşmak için [email protected] adresimize yazabilir ya da 0 850 622 33 78 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
Barbaros Bulvarı, Barbaros Apt. No.74 K.7 D. 18-19 PK.34349 Balmumcu, Beşiktaş-İstanbul / Türkiye

Tel: 0 850 622 33 78
Faks: 0 212 216 10 30
E-Posta: [email protected]