Eskiden taksici olmanın bir havası vardı zira bu iş kolu bir meslek olarak benimsenirdi. Aynı düzeyde dolmuşçulukta bir meslekti. Hiç unutmuyorum dayım bir dolmuşçuydu o eski Amerikan arabalarından devşirilmiş bir dolmuşçu. Güzel günlerdi ama artık bu meslekler yok oldu en azından benim gözümde. Gelişen teknoloji, insanların algı değerleri, meslek kurumuna olan umursamazlık bu değerleri tek tek yok etti. Ve geldik günümüze…
Bence taksiciler ve taksicilik kötü bir dönemde. Bir zamanlar hava yollarının girmiş olduğu çıkmaz yolun eşiğindeler. Daha uygun ve daha kaliteli alternatiflerin karşısında ayaklarının altındaki sağlam toprak kaymaya başladı. Aplikasyon destekli bu yeni servis kolları devreye girdikçe taksicilerin tek yaptığı şey kendilerine acımaktan öteye gitmiyor. Yakın gelecek bu dört tekerlekli mesleğin akıbetini keskin hatlar ile belirleyecek. Şimdiden BiTaksi ve Uber gibi aplikasyon menşeli servisler zaten etkin bir biçimde mesleği tekrar şekillendiriyor. Zira bu mesleğin daha yiyeceği çok ekmek var ama mevcut yapıda bunu gerçekleştirmesi artık mümkün değil.
Gün ve gün müşterilerin aplikasyondan beslenen servislere yöneldiklerine şahit oluyorum. Daha iyi servis, daha uygun fiyat, müşteri dostu, saygın, güvenli, muhatap bulabilme rahatlığı ve pek çok bunun gibi aşina olunmayan unsurlar taksicilerin tekelliğini haklı olarak sarsıyor. Elbette kimse bu eski mesleğin yok olup gitmesini istemez ancak taksiciler kendilerine okkalı bir değişik getirmezler de kendi yağları içerisinde eriyip sizlere ömür olacak.
İstanbul, Londra, Hong Kong ve New York gibi şehirlerde klasik taksicilik rahatlıktan uzak ve gelişen dünyadan bihaber. Hala kredi kartı kullanmama konusunda direnen, burnundan kıl aldırmayan, yasak olmasına rağmen sigara içen, bir soru karşısında seni azarlayan hatta dövmeye kalkan taksicilerin devri hızla yok oluyor. Ne yazık i bunun farkında olabilecek bir algı düzeyinde bile değiller. Ne zaman ki bir gelişim ve değişimin farkına varırlar o zaman hala oyunlarının en iyi olma olasılıkları var.
Hatırlarsanız ilk ucuz hava yolları ortaya çıktığında pek çok uçak firması bunu dikkate almamış sumen altı yapmıştı. Ucuz fiyatların cazibesine kapılan müşteriler üçer beşer bu hava yollarına kaymaya başlayınca burnundan kıl aldırmayanlarda duruma adapte olmak zorunda kaldı. Bu geçiş süresi hiç kimsenin beklemediği hızda ve etkin olarak manevra yapılması gereken bir durum oluştu. Elbette uçak-taksi kıyaslamak finansal olarak eş değer değil ancak iş modeli ve akışı olarak hizmet sektörü ve bir noktada örtüşüyor; gelişime açık olmak zorundasınız. Her hava yolu bir anda ucuz rakipler ile yarışmaya koyulmadı, koyulması da beklenemezdi ancak bu rekabet sonucu farklı hizmetler sunmak, kalitelerini parlatmak durumunda kaldılar. Rekabetin gücü fiyatlarla birlikte müşterinin aldığı hizmet standardını kamçıladı. Kaliteye müşterilerin para vereceğini bilip bunun üzerine oynamayı tercih eden hava yolları başarılı olurken ucuz firmalar ile yarışmaya girenler ne yazık ki kaybetmek zorunda kaldı, zira o seviye onları aşina olduğu bir düzlem değildi.
Şimdi gelelim taksicilik mesleğine. Özellikle ülkemizde bu kol bir meslek olarak görülmüyor. Arta kalan zamanda, ehliyeti olan, tabir yerindeyse ipe sapa gelmemiş insanların bir şekilde kucakladığı bir ekmek kapısı olmuş durumda. Elbette sözüm meclisten dışarı zira taksiciliği hakkıyla da yapanlar var ama bunun oranı çok düşük.
Eski okul düzeyinde taksicilik yapanlar artık yavaş yavaş kendilerini yenilemek zorunda, geç bile kaldılar. Daha esnek, daha müşteri odaklı, empati kuran ve sevecen olmak zorundalar. Bir müşteri azar işitmek, kavga etmek için değil aksine rahat bir seyahat etmek için taksiye biniyor. Bir turistin ise ilk iletişimi çoğunlukla taksiciler oluyor. Bundan dolayı daha iyi servis veren taksici olmak,mesleğini aplikasyonlara veya farklı taşımacı firmalara kaybetmemek için benim naçizane önerilerim söyle olacak;
İşte sadece bu basit önlemler ile mesleğiniz elinizden gitmeyebilir.
Tercih sizin?