Türkiye’nin kuzeydoğusunda, Ermenistan’la doğal sınırı oluşturan bir vadiye hâkim konumdaki platoda yer alan Ani’nin ortaçağ kentlerine özgü meskun, dini ve askeri yapıları yüzyıllar boyunca Hıristiyan ve Müslüman hanedanlar tarafından geliştirilmiştir. Kent, Ermeni Krallığı’nın başkentliğini yaptığı ve İpek Yolu’nun bir kolunun kontrolünü ele geçirdiği 10. ve 11. yüzyıllarda zenginleşmiştir. Sonraları Bizans, Selçuk ve Gürcü hakimiyeti altında da ticaret kervanları için önemli bir kavşak olmaya devam etmiştir. Moğol istilası ve 1319’daki şiddetli depremin ardından kent düşüşe geçer. Ani ören yeri, 7. ila 13. yüzyıllar arasında bu bölgede ortaya çıkan mimari yeniliklerin neredeyse her birinden örnekler vermesiyle ortaçağ mimarisinin kapsamlı bir panoramasını sunar.