2016 ve onu takip eden yıllarda İzlanda gezginlerin listesinde ilk sıralarda yer alacak olan bir güzergâh. Hâlihazırda hızlı bir şekilde yıldızı parlıyor. Özellikle son zamanlarda sinema dünyasının bu adacığa olan özel ilgisi hem seyircilerin hem de gezginlerin iştahının kabarmasına verile olan unsurlardan sadece biri. Atlantik’in ileri karakol konumunda olan İzlanda, ıssızlığı, ağaçsız tabiatı, geo-termal sıcak su kaynakları rüzgâr ile sık sık süpürülen güzelliği ile uzun zamandır esrarengiz bir albenisi var. İzlanda kuzey ışıkların, gölcüklerin, gayzerlerin, müziğin ve sanatın memleketi.
Bir milyon yüz bin olan 2015’deki turist sayısını muhtemelen 2016 yılında bir buçuk milyona yükseltecek. Konaklama kapasitesi az olan bu uzak karakol için söz konusu artış oldukça ciddi bir sıçrama. İzlanda’nın sadece 330 bin nüfuslu bir ülke olduğunu düşünürseniz bu rakamlar fazlasıyla tatminkâr. Bu başarının en büyük aktörlerinden biri mevcut yerel havayollarının istikrarlılığı ve sürdürülebilirlik politikası. Bunun sayesinde Lufthansa gibi havayolları da İzlanda’ya çok güzel bağlantılı uçuşlar sunmaya başladı. Icelandair’in Boston,Toronto, Chicago gibi şehirlerden uçmaya başlaması da bu şahlanmayı körüklüyor hiç şüphesiz. Sonuçta adaya uçak olmadan ulaşmak çok zor (gemi gezilerini burada dikkate almıyorum).
İzlanda’nın coğrafik mesafeli konumu beklenmedik bir şekilde adanın en önemli reklam unsurlarından biri olmaya başladı. Özellikle stopover (ara istasyon) olma niteliğine sahip olan ada pek çok havayolunun yol üzerinde mola vermek için tercih ettiği bir istasyon. Bunun sayesinde daha popüler güzergâhlara giden yolcular seyahatleri esnasında bir mola için durdukları İzlanda’yı keşfetme imkânı yakalıyor. Ağızlarına bal çalınan bu gezginlerin büyük bir olasılığı da daha sonra geri dönme ve tam anlamıyla adayı ziyaret etme heyecanı ile besleniyor.
Ülkenin coğrafyası, doğal güzellikleri, kuytu kasabaları, barları ve nefis müzikleri arasında bir de halkının inançları oldukça enteresan. En azından bizler için. Örnek vermek gerekirse halkın çoğunluğu cinlere (iyi huylu olanlarına) ve troll’lere inanıyor. Sanki J.R.R. Tolkien’in Orta Dünya’sında yer alan bir dünyadasınız. Ülkenin örselenmemiş kültürünü böylesine yaşamak bazılarımız da şaşkınlık yaratırken diğerlerimizde fantastik bir kucaklama sıcaklığı hissettiriyor. Bu eşsiz değerlerin bakir kalmasının en büyük nedeni ize İzlanda’nın ırak oluşu. Pek çok gezgini heyecanlandıran İzlanda’nın en büyük sorunlarından biri başkenti Reykjavik’e 40 km uzaklıkta olan uluslararası havalimanı. Keflavik’te yer alan bu havalimanının ciddi anlamda elden geçirilmesi gerekiyor özellikle 2016’daki hedeflenen rakamları göz önünde bulundurursak şimdiden acil çanları çalıyor. Ülkenin sunduğu güzelliklerine aç olarak gelen gezginleri ilk karşılayacak olan bu havalimanının gerekirse sıfırdan yapılandırılması gerekiyor. Ancak bir diğer tarafım da yine söz konusu ülke İzlanda olduğu için, efsaneler ile bezenmiş bir Viking diyarında bunun da ne hikmetse çok önemli olmadığını da düşünmüyor değilim.
Dipnot: Bu süreçte İzlanda’ya gidecek olanlarınız için önereceğim bir lokanta var. Adı Grillmarkaourinn ve işte burada İzlanda’nın sunduğu yerel lezzetleri tatma imkânı yakalayabilirsiniz. Geniş alana sahip olan lokantada bazılarımızı zorlayacak bir menü ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Balinadan köpekbalığına, deniz papağanından (puffin) kerevite, somondan kurt balığına kadar uzanan geniş bir menü elinize tutuşturuluyor. Özellikle deniz papağanı hamburgeri en favoriler arasında. Bu ve benzeri lokantalarda İzlanda’ya özgü yerel tatları deneyimleme imkânınız oluyor.