Gelecek yıllarda var olabilmek için seyahat acentalarının sadece internet sayfası veya aplikasyona yatırım yapmaları çok akıllıca değil. Geniş bir formülün birkaç bacağı bunlar ama tüm tabloyu görmek için yeterli değil. Müşterileri yakalamak ve daha da önemlisi ellerinde tutabilmek için seyahat acentaları fiziksel ve dijital varlıklarını bir araya getirmek zorunda.
İnternet siteleri ve/veya aplikasyonlarına güvenen seyahat acentaları zaten hâlihazırda beş yıl geriden geliyor. Teknoloji anlık gelişiyor ve arkasına bakmadan hızla ilerliyor. Doğru orantılı olarak müşteriler de gelişiyor ve beklentiler farklılaşıyor. Çevrimdışı satışların hızlı bir şekilde çevrimiçi satışları karşısında yok olmaya doğru ilerlemesi klasikleşmiş satış yöntemlerinin geliştirilmesi gerektiğinin sinyallerini veriyor. Yoksa bu mantık içerisinde olan pek çok kurum oyunun dışında kalacak.
Çevrimiçi yapısını benimseyen seyahat acentalarının 2020’ye kadar pazarın büyük bir kısmına hâkim olacağı aşikâr. Örneğin 2015 verilerine göre, önceki beş yıla kıyasla çevrimdışı seyahat acentalarının paydasının %53,8’den %48,4’e düştüğü görünüyor. Geleneksel seyahat acentalarının sürekli yeni teknoloji peşinde koşmaları, gelişimlere uyum sağlamaları ve sanal gerçekliğe önem vermeleri gerektiği ön planda. Pek çoğumuzun bildiği üzere Thomas Cook ve Tui gibi pek çok gezi operatörü şubelerinde ciddi VR (Virtual Reality) gözlükleri kullanmaya başladı. Potansiyel müşteriler ile birlikte iletişime geçen aplikasyonların, muhtemel seyahat planları üzerine toparladığı bilgileri işleyen yapay zekâ ve makine bileşkeni olan chatbots’ların hızlıca piyasada etkin bir konuma geleceğinin sinyalleri şimdiden belli.
Günümüzdeki “geleneksel” seyahat acentaları artık heyecan yaratıp, müşterilerini yakalamak için çevrimdışı dijital gereçler kullanan bir yapı haline dönüştü. Müşteriler artık şubelere gelip VR ile kalacakları oteli tecrübe etmek istiyorlar. Klasik broşür zihniyeti tamamen tükenmiş durumda, sanki hiç varlık göstermemiş gibi muamele görüyor.
Ancak her şey yeni sanal teknoloji veya dijitalleşme değil elbette. Son zamanlarda daha sık duymaya başladığımız süpersonik uçak seyahatlerin geri dönmesi pek çok seyahat firmasını ve gezginleri heyecanlandırmış durumda. Zaten bu tip heyecanlar gezginlerin nabzını yüksek tutuyor ve bir dalgalanma sağlıyor. 2003 yılında Concorde mecburen emekliliğini almak zorunda kaldı ancak Virgin Şirketler grubunu arkasına alan Boom gibi yeni bitme firmalar bu açığı yakın zamanda kapatacak gibi. Boom’un amacı mevcut jetlerden en az 2,6 kat daha hızlı seyahat edilebilirliği sağlamak. Böylece transatlantik ulaşım inanılmaz kısalacak. Örnek vermek gerekirse, normalde yedi saat olan New York – Londra arası 3 saat sınırı içerisinde olacak ki bu şimdiden zaman kavramı ile yaşayan bir topluluğu fazlasıyla heyecanlandırmış durumda. Boom Süpersonik jetlerin test sürüşleri bu yıl içinde başlaması hedefleniyor. Daha fazla bilgi için http://boomsupersonic.com
Süpersonik uçakların devreye girmesi uzun mesafeli seyahatleri daha az ıstıraplı hale getirecek ve pek çok ırak güzergâh daha kolay erişilebilir olacak. Elbette bunun avantajlarının yanı sıra kötülükleri de fazlasıyla mevcut. Özellikle sorumsuz seyahat, hızlı tüketim, kitlesel turizm gibi faktörler bu gelişimin en korkunç yanları olacaktır. Bu bilinç içerisinde hareket edip sorumlu turizm gerçekleşebilir ise o zaman muhteşem bir açılım bizleri bekliyor diyebilirim.
Ortak ekonomi sağlayıcıları da oldukça önemli, en büyük silahı teknoloji olan Airbnb gibi kurumlar gezginlerin konaklama ihtiyaçlarının haritasını tekrar çiziyor. Klasik konaklama alışkanlıklarını sil baştan yeniden yazıyor ve organik olarak bu süreç tatil yapanlar sayesinde gelişiyor. Airbnb gibi kuruluşlar sektörün kendisine çuvaldız sokması gerektiğini gösteriyor ve çok hızlı aksiyon alınmasını ortaya çıkartıyor. Hantal sektörel mekanizmaların artık seyreltilmesi, hafifletilmesi ve bilhassa esnekleşmesi gerektiği aşikâr. Son zamanlarda bavul külfetinden de kurtulmak için gezginler gittikleri güzergâhlarda kıyafet kiralamaya başladı. Westin Otel zincirleri pek çok otelinde koşu kıyafeti ve ayakkabısı kiralıyor konaklayan yolcularına. Günlük kira bedeli 5 USD civarı. Bazı ülkelerde bebek arabaları vb. taşınabilir eşyalar kiralanıyor ve talep hızla artıyor. Unpack (https://www.theunpack.com/) gibi yeni atılımlar, otellerde veya Airbnb’de konaklayanlara kıyafet dolusu bavul kiralıyor. Her şey sizin tarzınıza göre seçilmiş, tertemiz ve ütülenmiş kıyafetler. Fransız moda firması Pimkie Avrupa’nın belli başlı kentlerindeki otellerde “mini moda barları” kurmaya başladı. Mini moda barlarını açıp tarzınıza uyan kıyafetleri alıyorsunuz ve sonra check-out’ta faturanızla birlikte ödüyorsunuz. Yaratıcılığın sonu yok…
Daha sık ve uzun gezenler için “birlikte yaşam”, “birlikte paylaşım” kavramları altında yeni açılımlar sunan oluşumlar da hızlıca dikkat çekiyor. Ortak mekânda birlikte yaşamak, hayatı birlikte tecrübe etmek, faturaları Alman usulü ödemek gibi pek çok açılıma sahip olan bu oluşumlar yeni bir gezgin tarzı yaratıyor. Geniş sosyal yaşam mekânlarına sahip olan yapılar gezginler ve yerel insanlar arasındaki etkileşim, iletişim ve paylaşımı destekliyor. Bu konuda iddialı olan bir kurum: https://www.thecollective.co.uk
Son olarak güzergâhların kendi içerisindeki gelişimleri de seyahat alışkanlıklarını değiştiriyor. Çin’in dizginlenemez gelişimi çok kısa sürede tema parkları konusunda en iddialı olan Amerika’yı hızlı bir şekilde sollayıp geride bırakacak. Hâlihazırda 59 tane tema parkı Çin’de inşaat halinde. Bunların tamamlanmasıyla birlikte Disney ve Universal gibi bu konuda dev kabul edilen tema parkları tekrar politikalarını gözden geçirmek zorunda kalacak. Hindistan ise kadınlara destek vermek konusunda kolları sıvamış durumda. Özellikle yeni iş açacak olan kadın yatırımcılara devlet ciddi olanaklar ve esneklik sunuyor. Bilhassa kadın taksi firmaları, seyahat acentaları ve hatta gezi operatörleri ilk tercih edilen turizm açılımları. Orta Doğu’da bir atılım içerisinde özellikle antik yürüyüş rotaları tekrar gündeme geliyor. Filistin’de ki Nasıra (Nazareth)’dan Bethlehem (Beytüllahim)’e uzanan İsa’nın izinde, Türkiye’den Mısır’a uzanan İbrahim Peygamber’in izinde, Ürdün Antik Yolları izinde ve Lübnan Dağ patika yürüyüşleri bu kulvarda en ön plana çıkan yeni ürünler.
Ve son olarak Afrika’ya uzanırsak yakın gelecekte sağlık turizminde ciddi bir konuma yerleşeceğine dair şimdiden kuvvetli sinyaller veriyor. Özellikle bu sağlık turizmini, safari ve vahşi yaşam temaları ile birleştirerek ortaya oldukça etkin bir ürün çıkıyor. Şimdiden Kenya ve Güzey Afrika bu temalar üzerine ciddi pazarlama yaparak pastanın büyük dilimlerini hazmediyor. Ancak yakında bu dalgalanma Kara Kıta’nın diğer ülkelerine de bulaşacak.
Turizm sektör olarak hiçbir zaman yerinde saymamıştır ve her zaman kendisini geliştiren bir organizma olmuştur. Pek çok damardan beslenen bu sektör bence insanların en sıcak temasta olduğu, kendilerini geliştirdiği ve tecrübelendiği bir deneyim. Sürdürülebilir olması ise her gezginin hayatına belli dönemlerde çeltik atıyor. Ama en önemli özelliği yeni gelişimle çok rahat uyum sağlıyor olması. Bu da turizmin gelecekte etkinliğini sürdüreceğini, geleceği şekillendireceği ve daha yeni açılımlar ile hayatımızın vazgeçilmezleri arasına gireceğinin en kalıcı kanıtı…