Çok sık sık gitmesem de şu ana kadar belki kapısından altı hadi bilemedim yedi defa girdim Fethiye Camisi’ne. Namı diğer Meryem adına kurulmuş olan Teotokostis Pammakaristu Manastır Kilisesi (St. Mary Pammakaristos Church). Fatih İlçesi’nin Haliç’e bakan yamacında, Çarşamba semtinde bulunan Fethiye Camisi’ne bu defa gittiğimde değerli rehberimiz uyarısıyla bir konuya dikkatimizi çekti. Bunu paylaşmak sorumluluğu hissettim zira önemli. Kültür varlıklarımıza nasıl sahip çıktığımızın acı bir göstergesi. Hemen girişte solda bir fresko yer alıyor. Söz konusu fresko eskiden bir ahşap kapı ile kilit altında tutulurken daha sonra restorasyonla birlikte çırılçıplak ortaya çıkartılmış. Bir de marifetmiş gibi tam karşısına da bir spot ışık çakılmış. Gelenler görenler mest olmuş tabii ama gel zaman git zaman freskoda yer alan kapalı kapı önünde duran Meryem Ana figürü uçup gitmiş. Eski fotoğraflarda bu figür bariz görülürken artık yok maalesef. Oysa söz konusu fresko usulüne göre korunmuş, bakılmış ve sahiplenilmiş olsaydı bizler de bu Meryem Ana figürünü gören şanslılar arasında olabilecektik. Nerede!…
Spot ışığının yoğun ilgisi altında olan fresko artık bizlere sadece söz konusu kapalı kapı altında yer alan Musa’nın kardeşi Harun ve oğullarını sunuyor. Bakalım bu gidişle ne kadar daha dayanacaklar.
Benim ağırıma giden bu tür değerlerimize neden hak ettikleri gibi sahip çıkmıyor oluşumuz! Neden her şeye para harcarken Bakanlığımız tarafından bunlara hakkıyla gerekli teknolojik özelliklere sahip cihazlar için bütçe çıkartılmıyor. Neden gerçek anlamda sorumlu, sürdürülebilir müzecilik anlayışı hala ülkemizde oturmamış.
Zaman soru sorma zamanı, hak arama zamanı ve hesap sorma zamanı. Yoksa yakında sizde ben de yok olup gideceğiz. Amin…
Son olarak fresko hakkındaki açıklamayı Sn. Deniz Yalav’ın aktarımıyla sizlerle paylaşmak isterim: “Söz konusu fresko iki bölümden oluşur: Üstte Meryem’in kapalı kapı imgesi vardır. Buna kaynak olan metin Kitab-ı Mukaddesde, Hezekyel (Bab: 44, 2)dir. (Ve Rab bana dedi ki: Bu kapı kapalı kalacak; açılmayacak, ve kimse ondan girmeyecek; çünkü İsrail’in Allahlı Rab, ondan girmiştir; bundan dolayı kapalı kalacaktır). Tipolojik yorum geleneğince Eski Ahit’de geçen her ad, her olay Yeni Ahit’de (İncil) geçen her adın, her olayın pre-figürasyonu (ön belirlenim), kehaneti, yani önceden verilmiş bilgisi kabul edilir. Eski Ahit Yeni Ahit’in mecazıdır, Yeni Ahit ise ilahi vahyin özü, içeriğidir. Buna Kutsal Kitap alegorizması denir. İmdi, yukarda görülen kapı önde Meryem imgesi Meryem’in bekâretine işarettir, yani onun sadece tanrıdan (Kutsal Ruh’tan) gebe kaldığına işaret eder. Aşağıda görülen Musa’nın kardeşi Harun ve oğullarının karşısındaki sunak ya da ahit sandığı Meryem’in pre-figürasyonu yani Meryem’dir. Alttaki toplu sahne İncil’de geçen 3 müneccimin Meryem ve çocuk İsa’yı ziyaret edip secde ederek hediye vermelerinin pre-figürasyonudur. Aşağıda ve yukarda esas olan Meryem’dir. Yahudilerin ahit sandığı ile özdeştir, çünkü nasıl ki ahit sandığının içinde tanrı sözü (On emir) varsa, Meryem’de canlı tanrı sözünü içinde taşıyandır ve Yuhanna’ya göre İncil şöyle başlar: Kelam başlangıçta var idi, ve kelam Allah nezdindeydi, ve kelam Allah idi. İşte Meryem (bu anlamda canlı ahit sandığıdır) içinde bu kelamı taşımış idi.