Ejderhanın ülkesi Butan


 

Resmedilmiş gibi duran vadileri, dini ve siyasi erkin bir arada faaliyet gösterdiği ‘zong’ları, mantraları, ilahileri ve kuzeyli rüzgarlarıyla, mottosu ‘gayrisafi mutluluk’ olan Butan’dan mutlu dönmemek mümkün değil.

 

Kaplan Yuvası’na 13 asır evvel uçan dişi bir kaplan (aslında eşlerinden biri) ile gelen Guru Rinpoçe gibi -muhtemelen benzer bir rotadan- yemyeşil Himalaya vadileri arasında Paro Uluslararası Havalimanı’nın pistine yaklaşıyoruz. Buraya uçmak, uçarak gelmek mucizevi bir şey. Kaptan Karma Dupchu keskin dönüşlerle yatırdığı uçağı son bir manevra ile toparlıyor. 15’e (güney doğuya uzanan piste) teker koymadan önce kokpitte sessizlik...

Gelişen teknoloji ve seyr ü sefer usullerine rağmen 100 tonluk uçağı ‘görerek uçuş kuralları’na göre (VFR) uçurup 2240 metrelik irtifada bulunan piste kondurmak herkesin harcı değil! (Etrafındaki dağlar 4900 m) Butan’a uçan pilotların özel eğitim aldıklarını, ayrı bir ‘sertifika’ sahibi olduklarını söylemek gerek!

Serin bir bahar sabahı uçaktan inen gezginler ve hülyalı bir yolculuktan dönen Butanlılar evvela temiz dağ havasını içlerine çekiyor: Paro Vadisi pek sessiz, Butan çok asude.

Yirminci asrın ikinci yarısına kadar ismi pek duyulmamış, Himalayalar’ın bu ücra köşesinde Tibet ve Hindistan arasında yer alan ‘İsviçre’ büyüklüğündeki Butan Krallığı, bugün sınırlı sayıda ziyaretçi ağırlıyor.

Üçüncü kral, Jigme Dorji Vangçuk (h.1952-72) ile başlayan reformların, değişen altyapı ile siyasi yeniliklerin habercisi olduğu biliniyor. Önce mutlak monarşiden ‘meşruti monarşi’ye geçen, ardından 2000’li yıllarda seçimle göreve gelen hükümetler ile ‘parlamenter demokrasi’yle tanışan Butan, Oxford mezunu genç bir kral ve Harvard mezunu bir başbakan ile geleceğine yön veriyor.

Tantrik Budizm veya ‘Vacrayana şeriati’ diye adlandırılan inancın Butan’a gelişi 8. asırdadır. Butanlıları Budacılık ile tanıştıran ‘değerli efendi’ (tantrist) Guru Rinpoçe, Tibet kralının davetiyle gelip Kaplan Yuvası’nda istihareye yatar. Butan’ı karış karış gezer. Manifestolarını, kutsal hazineler olarak bilinen ‘tertan’ları gelecekte -gömüldükleri yerden- bulunmak (ifşa edilmek) üzere saklar. Guru Rinpoçe bugün Butanlılar tarafından ikinci Buda olarak kabul ediliyor. Bahar aylarında düzenlenen festivaller (aslında dini bayramlar) Guru Rinpoçe’nin anısını yaşatıyor.

Tibet Platosu ile Hindistan yarı kıtası arasında yer alan Butan, kuzey sınırından güneye dik bir merdiveni andırıyor. Himalayalar’dan deniz seviyesine, Duars (kapı anlamına gelen İngilizce ‘door’ kelimesi ile aynı) geçitlerine birkaç yüz kilometre menzil bulunuyor. Bugün güneyde Hindistan sınırında bulunan Phuntşoling’den başkent Timpu’ya birkaç saatte ulaşılabiliyor (Vaktiyle bu yolculuk katır sırtında bir hafta sürüyordu). Biraz daha güneye inildiğinde Hinduizm’in kutsal nehirleri Brahmapurta ve Ganj’a kavuşmak mümkün.

Biz Timpu’ya dönelim: Paro Nehri’ni izleyip (kuzeydoğu istikametinde), dağlar tepeler aşıp 1 saatlik otobüs yolculuğuyla başkente adım attığınızda sokaklarda geleneksel kıyafetler (erkeklerde Go / kadınlarda Kira) yerine kot pantolonları ile gezinen gençleri görüyorsunuz. Butan’ın en büyük şehrinde (nüfus yaklaşık 100 bin) kral ve yönetici seçkin sınıf ikamet ediyor. Yöneticiler mütevazi, bakanlar kurulu üyelerinin her birinin ‘master’ diploması var. Kale /saray yapıları olan ve Butan’a ait mimari özellikler taşıyan, dini ve siyasi ‘erk’in bir arada faaliyet gösterdiği (bazen ikamet ettiği) Zong’lar (veya Cong’lar) ziyaretçiler için önemli duraklar.

 

İhtişamlı Timpu Zongu’na (Taşi Ço) akşamüzeri mesai bitiminde girebiliyoruz. Kralın çalışma ofisleri ile bakanlıkların ve idari binaların yer aldığı Timpu Zongu’nda dini lider ‘Ce Kenpo’nun (başrahip) merkezi de bulunuyor. Bahçesinde çiçek açan kiraz ağaçlarıyla, duvarlarında Guru Rinpoçe’nin manifestolarını anlatan ikonaları, genç kralı belki bir köşede mütevazi maiyetiyle görme beklentisiyle bir gurup vakti Timpu Zongu’nu geziyoruz (Kraliyet mensuplarını görmek hayal değil, birkaç kez kraliçe ve güzel prensesleri Paro Festivali’nde görmüştüm).

Butan’da Yak (Tibet sığırı) görmek mümkün ama ulusal sembollerden biri olan takin (Budorcas taxicolor) pek kolay bulunmuyor. Toynaklı bir memeli olan takin küçük gruplar halinde dağlarda yaşıyor. Bu ürkek hayvanları korkutmaya gelmez; kimine göre tehditkâr kimine göre mahzun bakışları ve 350-400 kg ağırlığıyla kendine kimseyi yaklaştırmıyor. Timpu sırtlarında takin çiftliği biraz bakımsız ama görmeye değer.

Timpu’dan doğuya, Doçu-La Geçidi’ni aşıp, 3100 metreden tarihi başkent Punaka’ya yolculuk sırasında değişen irtifayla florayı, ormangüllerini, çam ağaçlarını, yolun kenarında parlak renkleriyle çivitleri (indigo) görüyoruz.

Punaka Manastırı (Bir başka tarihi zong), Butan tarihinde önemli bir yere sahip Şabdrung Namgyel tarafından Po ve Mo nehirlerinin birleştiği yerde yaptırılır. Guru Rinpoçe’nin 8. asırda kehanet ettiği yerde ezeli/tarihi düşman Tibetlilerin (bugün de araları pek iyi değil) püskürtüldüğü bir saldırı Punaka Festivali’nde Butanlıların zaferi olarak anılır.

Deniz seviyesinden 1200 metre yukarıda bulunan bu vadide meyve ağaçları, zong’un çevresinde yürüyüş yolları, günlük işleriyle meşgul, fotoğrafçı mangalarının (gezgin grupları) ilgisinden memnun ihtiyar Butanlılar ve kuzeyli rüzgarlar, hafif bir serinlik ile günün sona erdiğini hatırlatan mantra ve ilahiler ile Punaka ziyaretini bitiriyoruz.

Punaka sırtlarında, bir orman içinde bizi akşam ibadetinde ağırlayan ‘Kadınlar Manastırı’nı unutamıyorum. Saçlarını kazıtan genç kadınların oğlan çocuklarına benzediği, misafirperver rahibelerin ve rahibe adaylarının terennüm ettikleri dualar ile çaldıkları müzik, pırıl pırıl bir manastır ve bize ikram ettikleri çaylar, tatlılar unutulmazdı.

Paro’ya dönüşte uğradığımız bir diğer manastır, ‘Kutsal Kaçık’ (Uhrevi Meczup) Drukpa Kunley’in 15. yy’da kurduğu bir okul. Manastırın genç talebelerinin arasında, yeni doğacak çocuklar için isim çekip bağış kutusuna 20 Ngultrum atıyorsunuz. Akşam telefonda 6 aylık hamile kardeşime, doğacak yeğenim için ‘Çimi Dolma’ ismini çektiğimi söylediğimde düşüp bayılıyordu.

Katmandu’ya dönüş yolculuğunda güleryüzlü, misafirperver bir başka Butanlı kaptanın anonsuyla Everest’in zirvesini uçağın camından seyreyledik. Butan’da gayrisafi milli hasıla belki düşük ama Vangçuk hanedanından bir kralın -isabetle- ortaya koyduğu ‘Gayrisafi Mutluluk’ düşüncesiyle, bu asude ülkeden evimize mutlu dönüyoruz.

FEST Travel’ın Butan gezilerini incelemek için:

http://festtravel.com/butan


Makaleleri
Ejderhanın ülkesi Butan
Yeats'in Yolunda İrlanda
Hazerfen

Önerdiklerimiz

YERALTINDAKİ İSTANBUL TURU
SÜLEYMANİYE - VEFA - ZEYREK
BANGLADEŞ

BANGLADEŞ

10 gece 11 gün
KONYA ŞEB-İ ARUS TÖRENİ
PERA’DAN GALATA’YA 6-7 EYLÜL 1955
İSTANBUL'UN HANLARI VE ÇARŞILARI
FENER - BALAT TURU
Kişiye Özel Geziler

Size Özel Turlar

Hayalinizdeki geziyi sayfamızda bulamadınız mı?

Hayallerinizdeki Geziyi, Hayallerinizin Ötesinde Yaşayın!

Nasıl bir program istediğinizi söyleyin, size hayallerinizdeki geziyi tasarlayalım, siz dünyayı nasıl görmek isterseniz öyle bir rotayla; herkes için değil sizin tercihleriniz, sizin hayalleriniz, sizin maceranız için

Gemi Gezileri
Makaleler
Fest Travel
Fest Travel Instagram
Fest Travel Youtube
Fest Travel Twitter
Fest Travel Facebook
Çalışma Saatleri
Pazartesi - Cuma : 08.30 - 18.00

Mesai saatleri dışında bize ulaşmak için [email protected] adresimize yazabilir ya da 0 850 622 33 78 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
Barbaros Bulvarı, Barbaros Apt. No.74 K.7 D. 18-19 PK.34349 Balmumcu, Beşiktaş-İstanbul / Türkiye

Tel: 0 850 622 33 78
Faks: 0 212 216 10 30
E-Posta: [email protected]