Galata Kulesi


Galata Kulesi, düşlerden gerçeğe kollarına kanatlar takmış Haliç üzerinden Boğaz'ın öteki yakasında, Üsküdar Doğancılar'a doğru usul usul süzülen Hazarfen Ahmet Çelebi'yi, bir başka görüntüde, nur içinde yatsın, gelmiş geçmiş en has İstanbullulardan Orhan Veli'nin mısralarında anlatıp resimlendirdiği doklardan yükselen çekiç seslerinin yankılarını dile getirir. Bir başka karede de Beyoğlu'ndan Karaköy'e doğru kanat çırparak gelen beyaz martıları, Yüksek Kaldırım'dan aşağı doğru omuz omuza dizilmiş apartmanların teraslarında asılı, rüzgardan yelken gibi şişen renk renk, dizi dizi çamaşırları, dar sokak aralarından yükselip yankılanan çocuk haykırışlarını, daha uzaklardan Ahırkapı taraflarından gelen bir tren düdüğünün sesini, Süleymaniye'den dalga dalga yükselen ve hemen aşağıdaki Latin kilisesinin çan seslerine karışan ezan sesini görüntüler.

 

Ressam Nilgün imzalı guaşla yapılmış bir Galata Kulesi - Karaköy kompozisyonu

 

Galata Kulesi kimi zaman biraz kısa, kimi zaman biraz uzun varolduğundan bu yana, dimdik ayakta, İstanbul'u seyreder durur. Bilir ki tüm İstanbul ve bu yıllanmış kentte yaşayan insanlar da onu görüp gözlemler, yaşamları boyunca onu seyrederler. Karda, kışta, siste, yaz günlerinin güneşli saatlerinde, gün batımında, gün doğumunda tüm görkem ve güzelliği ile birbirinden değişik renklere bürünür durur o.

 

Bir zamanlar Akdeniz'den Atlantik sularına yelken açan Bizans'ın müttefiki, Akdeniz'in namlı tacirleri Cenevizlilerin eseridir... Karşı kıyı Pera'da; Marmara'ya, Halic'e, Boğaz'ın girişine hakim, Galata'nın en yüksek tepesine inşa etmişlerdir onu... Cenevizliler bu oturdukları bu anlı şanlı koloni mahallesini, 1204 yılından 1260'lara dek uzun bir dönem İstanbul'u işgal eden Latin akrabaları Venediklilere kaptırmışlarsa da, ardından yeni baştan eski mahallelerinin sahipleri olmuş, 1349 yılında da Christea Turris, yani İsa Kulesi adını verdikleri bugünkü Galata Kulesi'nin atasını inşa etmişlerdir. Tarihçiler derler ki, buradaki ilk kulenin inşasında, Cenevizliler, kadınlı, erkekli, gece gündüz hiç durmadan çalışıp çabalamışlar ve kuleyi kısa bir süre içinde bitirmişlerdir. Aslında Galata Kulesi, Ceneviz kolonisi Galata'yı çevreleyen surların en yüksek, en heybetli kulesidir. Tarihi kaynaklara göre XVI. Yüzyıl sonlarında kuleyi güçlendirip yükseltmek isteyen Cenevizliler, dost geçinmeyi yeğledikleri Osmanlılar'dan borç para ve malzeme istemişler, ancak Cenova'daki merkezi yönetim, böyle bir yardımın Müslüman Türkler'den istenmesine kesinlikle karşı çıkmış ve bu girişimi durdurmuşlarıdır.

 

1453 yılı, tarihe adını yazdıran Fatih Sultan Mehmed'in çığır açtığı, koskoca bir Bizans İmparatorluğu'nun tarihe karıştığı ve Ortaçağ adı verilen çağın kapısının aralandığı yıldır... Türkleşmeye başlayan İstanbul gibi Galata yerleşimi de Osmanlılarla yoğunlaşır. Ama Cenevizlisi olsun, Venediklisi olsun, burada kalmayı yeğleyen Latinler, Fatih Sultan Mehmet'in egemenliğini tanıyıp bu topraklarda yaşamlarını sürdürmeye, burada doğup, burada ölmeye devam ederler. Bu arada kule esaslı bir onarımdan geçer. Kaynaklar, bu onarımın Zağanos Paşa tarafından gerçekleştirildiğini yazarlar. Ama ne var ki, İstanbul'un vazgeçilmeyen yazgısı deprem, 1509 yılında Dersaadet'i zangır zangır titretip yıktığı zaman Galata Kulesi de esaslı bir hasar görür. Kuleyi yeniden onaran Mimar Murad Bin Hayrettin bizlere bugünkü Galata Kulesi'ni ve adını bırakır. Cenevizliler'in yapmış oldukları kulenin üstüne çıkılan katlarla yüzde elli Osmanlı yapımı heybetli bir taş kule çıkar ortaya. Tepesinde de ilk defa sivri bir külah oturtturulur. Pirimiz, büyük seyyah Evliya Çelebi'nin de yazmış olduğu gibi, bundan sonra kule bir dönem zindan, bir dönem de gemi levazım ambarı olarak kullanılır... Ondan sonraki işlevleri arasında yangınların gözlemlendiği bir nokta olarak çıkar karşımıza. Kulenin tepesine yerleştirilen mehterhane'ye bağlı kösçüler, Şehr-i İstanbul'da çıkan yangınları kös vurarak haber verdikleri gibi, gece yarıları da halka duyurmayı görev bilirler.

 

Galata Kulesi, III. Selim döneminde kötü bir yangın geçirir, İstanbullular alevler içinde kalan kuleyi hüsran ve acı içinde seyrederler. Şehrin heybetli süsü, alevlerden kapkara olmuş, büyük hasara uğramıştır. Padişah kuleyi onarmakta gecikmez, ama bu onarımdan kısa bir süre sonra 1831 yılının sıcak bir Ağustos günü çıkan ikinci bir yangınla kulenin konumu öncekinden çok daha kötü bir duruma dönüşür. Selim'in ardılı II. Mahmut, çok önem verdiği kulenin tez onarılması için bir ferman çıkartır. Kulenin bugünkü genel görünümü bizlere II. Mahmut'tan miras kalmıştır. On dört büyük kemerli pencere ve bugün üzerinden İstanbul panoramasını seyre doyamadığımız İstanbul manzarası sunan en üst katına da bir kahvehane eklenir. Burada köz kömürde pişirilen Türk kahvesinin nefis tadı Theophile Gauiter, Flauberti Edmondo Amicis gibi ünlü seyyah yazarların damaklarında kalır. Kuleden seyrettikleri İstanbul gizeminin unutulmaz manzarasını kalemlerine aldıkları satırlarda anlatırlar.

 

1874 yılından sonra Halic'in öteki yakasındaki genç kardeşi Beyazıt Kulesi gibi, yangın gözetleme kulesi olarak kullanılmaya başlanan Galata, 1875 yılında patlak veren büyük bir fırtına ile tepesindeki külahını yitirir. Marmara'dan kopup gelen kuvvetli rüzgar İstanbul'u yeşil alanlarındaki bir çok ağacı sökmekle kalmamış, Galata Kulesi'nin şapkasını da alıp götürmüştür. Aradan yıllar gelir geçer. İstanbul'un bir çok tarihi yapısı gibi Galata Kulesi de eskiyip köhneleşir. 1964 yılında İstanbul Belediye'si tarafından büyük ve ciddi bir onarımla yeni baştan eski haline kavuşturulur. Yani, II. Mahmut döneminin kulesi hemen hemen eski haline sadık kalınarak yenilenmiş olur. Bu arada bu büyük taş yapı, tarihinde hiç görmemiş olduğu teknolojik bir harika ile tanışır. Bu harika yenilik, 1967 yılında kulenin içine monte edilen asansördür. Ve o günlerden bu günlere, İstanbul'a gelen yerli yabancı turistler girişte biletlerini alıp, bu asansörle yukarı kata kadar çıkarak Hezarfen'in kanat takıp kendisini martıların arasına bıraktığı yükseklikten İstanbul'u seyre koyulurlar.

 

Bir zamanlar aşağılardan, İstanbul gizemi içinde yankılanarak gelen doklardaki çekiç seslerinin yerini siren, klakson sesleri almıştır artık. Çocuk sesleri de pek duyulmaz eskiden olduğu gibi... Bir vakitler Yüksek Kaldırım'ın ara sokaklarından yakar top oynayan çocuklar gitmiş, yerlerini çoğu boş zamanlarını bilgisayar ekranlarının başında geçiren çocuklar almıştır.

 

700 yaşına merdiven dayamış, 61 metre yüksekliğindeki Galata Kulesi, dimdik ayakta, bütün bu olup bitenleri, aşırı bir hızla kabuk değiştiren bu dünya kentini seyreder, gözlemler, belki de hiç durmaksızın için için, kendi kendine sorgular durur.


Makaleleri
Karşıdaki Ada Midilli
Antik Mısır’ın Mezar Bebekleri: Uşabtiler
Kapadokyalı Bir Aziz: Saint Mamas
Eski Mısır'ın Gizemli Kuşu İbis
ANKARA GEMİSİ
SAMATYA
Timsahın Gözyaşları
Makriköy "Şömendöfer" İstasyonu
Karanlıkların Bekçisi Anübis
Uğultulu Bir Kent: FEZ
Mısır'ın Batı Çöllerinde
Bir tarafta Akdeniz bir tarafta Büyük Sahra Çölü: CEZAYİR
Aya Mama Deresi
Aya Eirene Kilisesi
Baruthane Kulesi
Rüstempaşa Cami
Tarihin 8. Harikası Ayasofya
Sarayburnu' ndaki Heykel
Kutsal Yağ Miron
Geçmişini Sürdürmeye Devam Eden Bir Semt SAMATYA
Mısır' ın bilinmeyen yüzü
Madagaskar'da Ölüm
Galata Kulesi
İstanbul'un Sıfır Noktası: Milyon Taşı
Dikilitaş
Bir Kapadokya Turu

Önerdiklerimiz

FENER - BALAT TURU
YERALTINDAKİ İSTANBUL TURU
ST. PETERSBURG'DA YILBAŞI GEZİSİ
KARİYE'DEN VLAHERNA AYAZMASI'NA
NEPAL EVEREST BASE KAMPI
TOPKAPI SARAYI VE HAREM'DE GEZİ
Kişiye Özel Geziler

Size Özel Turlar

Hayalinizdeki geziyi sayfamızda bulamadınız mı?

Hayallerinizdeki Geziyi, Hayallerinizin Ötesinde Yaşayın!

Nasıl bir program istediğinizi söyleyin, size hayallerinizdeki geziyi tasarlayalım, siz dünyayı nasıl görmek isterseniz öyle bir rotayla; herkes için değil sizin tercihleriniz, sizin hayalleriniz, sizin maceranız için

Gemi Gezileri
Makaleler
Fest Travel
Fest Travel Instagram
Fest Travel Youtube
Fest Travel Twitter
Fest Travel Facebook
Çalışma Saatleri
Pazartesi - Cuma : 08.30 - 18.00

Mesai saatleri dışında bize ulaşmak için [email protected] adresimize yazabilir ya da 0 850 622 33 78 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
Barbaros Bulvarı, Barbaros Apt. No.74 K.7 D. 18-19 PK.34349 Balmumcu, Beşiktaş-İstanbul / Türkiye

Tel: 0 850 622 33 78
Faks: 0 212 216 10 30
E-Posta: [email protected]