Egzotik Endonezya


 
 
Hint ve Pasifik okyanusları arasına dizilmiş 17.000’e yakın volkanik ada... Ulusal sloganı “çoklukta birlik” kavramını doğrularcasına uyum içinde yaşayan yüzlerce etnik grup, dil ve lehçenin oluşturduğu cıvıl cıvıl bir mozaik… “Zafer Şehri” başkent Cakarta, ortaçağda Budist ve Hindu krallıklarına ev sahipliği yapmış Yogyakarta, animist geleneklerini ve özgün mimarisini hâlâ yaşatan Sulawesi, bin tanrılı mistik Bali… Keşfedilmeyi bekleyen, az bilinen bir Asya ezgisi…

Asya ile Avrupa arasındaki deniz ticaret yolları üzerinde yer alan Endonezya takımadaları, yaklaşık iki yüzyıl Hollanda egemenliğinde kaldıktan sonra 1949 yılında General Sukarno önderliğinde bağımsızlığını elde etmiş. Nüfusunun yüzde doksana yakını Müslüman olan ülke, güleryüzlü ve misafirperver halkı, zümrüt yeşili doğası, zengin biyoçeşitliliği ve görkemli mimari mirasıyla gezginlerin gözdesi olmaya aday… Her zaman sıcak ve nemli olan ülkeyi, yağışların azaldığı Nisan-Ekim ayları arasında gezmek gerek!

CAKARTA

On milyonluk nüfusuyla şatafat ve sefaletin kol kola gezdiği başkent Cakarta, ülkenin her yöresinden hâlâ göçmen alan bir çekim merkezi. Şehrin en ilginç bölgelerinden biri olan Sunda Kelapa Limanı’nda, yüzyıllardır adalar arasında mekik dokuyan pinisi adlı geleneksel yelkenlilerin hâlâ arz-ı endam ettiklerini görebilirsiniz. Kendinizi adeta bir Hollanda kasabasına gelmiş gibi hissetmeniz için tarihi Fatahillah Meydanı’na yolunuzu düşürmenizi öneririm. Hele bir de sömürge dönemi mimarisinin en yetkin örneklerinden Cafe Batavia’da bir fincan Cava kahvesi içerseniz, keyfinize diyecek olmaz. Ülke çok leziz kahve ve çaylarının yanı sıra karanfil, karabiber, muskat cevizi gibi baharatlarıyla da ün salmıştır. Ulusal Müze, arkeoloji ve etnografya meraklılarını saatlerce oyalayacak seçkin bir koleksiyona kucak açmış: Boy boy Buda’lar, fil başlı Ganeşa’lar, elli bin yaşındaki Cava İnsanı’nın kemikleri, rengaârenk etnik giysi, kumaş ve takılar gezginleri ülkenin kültür tarihi ve coğrafyasında büyüleyici bir yolculuğa davet ediyor.

YOGYAKARTA

Hollanda’ya karşı verilen bağımsızlık mücadelesinde başrolü üstlenmiş bu şehir, hâlâ bir sultan tarafından yönetiliyor. Sultan Sarayı’nın büyük bir bölümü ziyarete açık. Her gün farklı bir müzik etkinliğine sahne olan saray, aynı zamanda batik müzesi olarak kullanılıyor. Saray görevlilerinin girift motiflerle bezeli, kahverengi ve bej tonları içeren yerel batik kumaşlardan biçilmiş, pareo gibi bele sarılan sarong denen giysileri tüm gezginlerin ilgisine mazhar olmakta. Şehir aynı zamanda adanın ruhani ve sanatsal başkenti olarak da biliniyor; manda derisinden işlenmiş el emeği göz nuru gölge tiyatrosu kuklaları ve rengârenk hediyelik eşyalar çarşıları şenlendiriyor.
 

BOROBUDUR

Budizm’in mimari anlamda nirvanası. Budacı geleneğin yeryüzündeki en büyük yapısı. 1200 yıl önce hüküm sürmüş bir hanedanın siyasi hükümranlığını perçinleyen bir başyapıt. Zirvelerle çevrelenmiş yemyeşil bir coğrafyada boyvermiş, otuz metre yüksekliğinde yarı piramit görünümünde sekiz katlı bir muamma… İlk beş kattaki açık hava koridorları, Buda’nın yaşamını öyküleyen binlerce alçak kabartma duvar panosu ve değişik pozisyonlarda Buda heykeliyle bezenmiş. Daire şeklinde tasarlanmış üst teraslarda yetmiş iki tane çan şeklinde stupa bulunuyor. Yapının zirvesini ise boş bir stupa taçlandırıyor. Havadan bakıldığında bir mandalayı andırması gizemini daha da arttırıyor. Bu mimari düzen ile, koridorlar boyunca yürüyerek üst teraslara ulaşan Budist hacıların, acı veren arzu ve ihtiraslar dünyasından, bir başka deyişle maddi âlemden ruhani âleme ulaşarak aydınlanmaları hedeflenmiş. Gündoğumu ya da günbatımını burada karşılamak, her gezginin düşlerini süsleyen mucizevi bir deneyim.

SULAWESI (SELEBES)

Endonezya’nın tam ortasında yer alan adanın orta kesimindeki dağlık bölge, Toraca halkının yurdu. En önemli gelir kaynağı, pirinç. Halkın büyük çoğunluğu geçtiğimiz yüzyılın başında Hollandalı misyonerlerin çabasıyla Hristiyanlığı benimsemiş. Gene de atalarından miras edindikleri mimari geleneklerinden vazgeçememişler. Tongkonan denen yerden yükseltilmiş evleri, sadece asil aileler yaptırabiliyor. Bu evlerin en sıradışı bölümleri ise iki ucu yukarı doğru kıvrık olan çatıları. Tamamen bambudan yapılan çatılarda hiç çivi kullanılmamış. Evler sanki manda boynuzları ya da bir kayık ile taçlandırılmış. Bu evlerin daha küçük boyutta olanları ise pirinç ambarı olarak kullanılmakta. Bu gelenek o denli canlı ki aynı mimari tarzda çok sayıda kilise bile yapılmış. 
 
Atalara tapınmanın hâlâ çok önemli olduğu Toraca kültüründe ruhun öbür dünyaya göçmesi, neredeyse insanın yaşamındaki en önemli olay. Bir hafta süren görkemli cenaze törenlerine gezginlerin de katılmasında bir sakınca yok; cenaze sahibi aileye bir karton sigara armağan ediliyor. Asil ailelerin üyeleri, kayalara oyulmuş özel mezar odalarına defnediliyor; tau tau denilen ahşap insan heykelleri mezarın hemen önündeki balkonda mezar bekçiliği yapmakta. Toraca bölgesi, gözalıcı çeltik tarlaları, sadece burada yaşayan kadim gelenekleri ve mimari dokusu, renk renk el dokuması kumaşları, ahşap oyma işçiliğinin en yetkin örnekleri, karanfil ağaçları ve tabii leziz kahvesi ile gezginlere olağandışı bir deneyimin kapılarını açıyor.
 

BALİ

Binlerce Hindu tapınağı, müzik ve dans gösterileri eşliğinde görsel şölene dönüşen dini tören ve festivalleri, zengin el sanatları, doğanın tüm cömertliğini sergilediği verimli volkanik toprakları ve uçsuz bucaksız kumsalları ile her gezginin tavaf etmesi gereken yeryüzündeki cennet! Müslümanlığın on altıncı yüzyılda Cava Adası’nda güç kazanmasıyla kendilerine yeni bir yurt arayan Hindu halka kucak açan ada, sadece buraya özgü bir dine ev sahipliği yapıyor: Bali Hinduizmi. 
 
Atalarla beraber dağlara, göllere ve akarsulara da tapınılan karmaşık bir inanç sistemi olarak tanımlanabilen bu öğretiye göre her köşe başında ya bir tapınak, ya bir sunak ya da heykele rastlamak olası. Her sabah ve öğlen bu mekânlar, muz ağacı ya da palmiye yapraklarına konmuş rengarenk çiçek, pirinç ve meyve sunuları ile şenlendirilerek işlerin rast gitmesi için tanrılara yakarılıyor.

Bali halkı için yaşadıkları köyü ve bir parçası oldukları cemaati utandırmamak, kendi isimlerine leke sürmemek çok önemli. Dürüstlük, doğruluk, sözünün eri olmak en yüksek erdemler.
Tarih boyunca birbirinden bağımsız ufak krallıklarla yönetilen adada racalar hüküm sürmüş. Hollandalıların saldırıları karşısında bazı racalar ve maiyetindekiler, yenildiklerini anladıklarında, onurlarını korumak için intihar etmişler. Puputan adı verilen bu intihar biçimi ada halkının ne kadar gurur ve onurlarına düşkün olduğunu gösteriyor.

BESAKİH

Adanın en yüksek dağının eteklerinde kurulmuş Besakih Tapınak Kompleksi tüm mabetlerin anasıdır. Tüm Hinduların yılda bir kez ziyaret etmesi gereken bu kutsal mekân her daim en güzel giysilerini giyinmiş köylülerle dolup taşar. Sunu tepsilerinde ve sepetlerinde renk renk meyveler sıra sıra gibi dizilmiştir. İbadet eden yerli halk, gezginler için doyumsuz fotoğraf kareleri sunar.

TANAH LOT

400 yıl önce Hint Okyanusu kıyısındaki bir kayalığa kurulmuş olan bu tapınak her akşam günbatımına tanık olmak isteyen gezginleri ağırlar. Gelgit olaylarının da yaşandığı sahilde tapınak suların yükselmesi ile anakaradan tamamen ayrılarak bir adaya dönüşüyor.
_____
 
FEST Travel’ın Endonezya gezilerini incelemek için:
http://www.festtravel.com/endonezya

Makaleleri
Aydın Beylerinin Kule-Evleri
Egzotik Endonezya

Kişiye Özel Geziler

Size Özel Turlar

Hayalinizdeki geziyi sayfamızda bulamadınız mı?

Hayallerinizdeki Geziyi, Hayallerinizin Ötesinde Yaşayın!

Nasıl bir program istediğinizi söyleyin, size hayallerinizdeki geziyi tasarlayalım, siz dünyayı nasıl görmek isterseniz öyle bir rotayla; herkes için değil sizin tercihleriniz, sizin hayalleriniz, sizin maceranız için

Gemi Gezileri
Makaleler
Fest Travel
Fest Travel Instagram
Fest Travel Youtube
Fest Travel Twitter
Fest Travel Facebook
Çalışma Saatleri
Pazartesi - Cuma : 08.30 - 18.00

Mesai saatleri dışında bize ulaşmak için [email protected] adresimize yazabilir ya da 0 850 622 33 78 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
Barbaros Bulvarı, Barbaros Apt. No.74 K.7 D. 18-19 PK.34349 Balmumcu, Beşiktaş-İstanbul / Türkiye

Tel: 0 850 622 33 78
Faks: 0 212 216 10 30
E-Posta: [email protected]