Onaltıncı Yüzyılın başlarında Kont Arundel Britanya’dan İtalya’ya seyahat etti. Seyahatinin yüreğinde yatan maksat sanat eserleri toparlayıp Britanya’ya geri getirmek idi. Kont’un bu seyahat maksadını takip eden pek çok gezgin oldu. Muhtemelen bunun vesile olması sayesinde de on yedinci yüzyılın başlarında ilk gezi rehberi basıldı. Özellikle 1566-1630 yılları arasında yaşamış olan Fynes Moryson’un yazmış olduğu seyahat rehberi, dinsel veya hac seyahatleri haricinde sadece meraklı gezginler için yazılmış ilk eser.
Daha sonra soylu kişilerin mezuniyet sonrası yaptıkları seyahatler başladı. Eğitim seyahatleri olarak bilinen bu yolculuklar özellikle Paris, İtalya ekseninde gerçekleşti. Bu dönemde bazıları İskandinavya’ya ve Doğu Avrupa’ya kadar seyahat etme cesaretini de gösterdi. 1714 yılında bir Britanyalı kont, bahçıvan, eğitmen, ahçı, sağdıç, köle ve saymandan oluşan on beş kişilik heyeti ile seyahat etti. Bu bilinen ilk organize seyahatlerden biriydi. Daha sonra Almanlar ve Fransızlar da seyahat etmeye başladılar – Goethe, Voltaire ve Marquis de Sade.
Maksat eskilerden kalan binaları görmekti. Ama asıl neden, her ne kadar bunu itiraf etmeseler de, kendi etraflarında var olan konfor bölgelerinden sıyrılmak. Göz önünde olmaktan uzaklaşmak, kendilerini dinleyip, derinliklerine yolculuk etmek. Zaten seyahatin bir amacı da bu değil mi? Grand Tour yani Büyük Gezi mevhumu ise 18. yüzyılın ortalarında tavan yaptı. Avrupa’daki tüketim ve özendirme harekatı hem elit hem de orta kesimin seyahat etmesini tetikledi. Artık insanlar egzotik yemekler yiyip, oryantalist mobilya satın alabiliyordu. Aynı dönemde gazete ve kitap basımı da olmadığı kadar artmaya başladı. Yeni bir dönem, yeni bir heyecan.
Büyük gezi kavramı gündelik hayata yerleşti. O döneme ait bir kaç gezginin kaleme aldığı şu cümleler oldukça keyifli ve elbette turizmin geldiği konum bakımından da düşündürücü.
Haziran 1720, Floransa, Joseph Atwell: “Yabancı gezgin sayısı o kadar arttı ki bu yıl neredeyse her köşede bir yabancı görür olduk. Atfettiği yabancı sayısı 13.”
1737, Turin, Arthur Villetes: “Bu şehir de amma çok Britanyalı var. Atfettiği sayı 12.”
Aralık 1739, Roma, Frederick Frankland: “Soğuk hava ve mevcut olan çok fazla İngiliz gezgin ile kendimi memleketimde hissediyorum. Burada en azından 80 İngiliz olmalı.”
Ağustos 1750, Viyana, Robert Keith: “Burada oldukça fazla memleketlim gördüm. Bugün en azından 5 kişi saydım.”
İşte bu dönemden kısa bir sür sonra organize seyahat mevhumunu tarihe işleyecek olan bir kişi devreye girdi. Tuttuğu her şeyde başarısız olan Thomas Cook isimli bu şahsiyet insanların seyahat etme ihtiyaçlarının olduğunu gözlemledi. İlk olarak bir grup Britanyalıyı Belçika’ya götürdü. Katılım oldukça yoğun ve organizasyon oldukça başarılıydı ancak kazanç olarak pek verimli değildi. Aynı yıl amaçladığı ikinci Belçika gezisi, katılımcıların bazıları ön ödeme yapmalarına rağmen ne yazık ki gerçekleşmedi, günümüz terminolojisine göre satış olmadı ve gezi iptal edildi. 1861 yılında Thomas Cook Paris’e 1 Pound karşılığı bir gezi önerdi. 1673 kişi kaydolmasına rağmen operasyon başarısızdı zira önerdikleri satış fiyatı masrafları karşılamadı bile. 1863 yılında Thomas Cook bu defa istikameti İsviçre’ye çevirdi. Elbette zor bir güzergahtı özellikle yabancılara karşı hiç sempatik davranışlar göstermeyen İsveçliler söz konusu olunca ancak nefis manzaraları, şelaleleri ve dağları geziyi satmak için çok büyük unsurlardı. Cook’un İsviçre gezisi tahminlerin ötesinde başarılı oldu, katılımcıların neredeyse hepsi mest oldu ve özgü üzerine övgü yağdı. Bu gezi asıl Thomas Cook firmasının çıkışı oldu ve takip eden on yıl boyunca firma pek çok yere geziler düzenlemeye başladı.
Böylece İsviçre kitlesel turizmin yaşandığı ilk güzergah oldu. Hızlıca oteller inşa edildi, hediyelik ürünlerde patlama yaşandı, tüm ülkede tren rayları döşendi, özellikle dağlık bölgede, ki daha fazla turist taşımak için. Bu yeni bağlantılar sayesinde ülkenin her noktasına ulaşılabilir oldu ve bu gelişimden herkes faydalandı. Özellikle o dönemlerde Valais bölgesi en popüler güzergahın başına oturdu. Çok ilginç bu zaman diliminde sırasıyla 1886 yılında Nestle, 1874 yılında Schindler, 1884 yılında Maggi ve Victorinox, 1886 yılında Sandoz, 1896 yılında Roche ve 1906 yılında bir diğer turizm devi olan Kuoni kuruldu. Adeta Thomas Cook İsviçre ekonomisine katkıda bulundu.
Thomas Cook 18 Temmuz 1892 yılında Bergen’de hayata gözlerini yumdu ve şirketi oğlu John Mason Cook’a bıraktı. Bugün söz konusu firma dünyanın ilk üç turizm firması arasında ve en eskisi.