“Mısır Nil’in armağanıdır”
Tarihin babası, dünya tarihinin ilk reporteri Heredot’un Nil ve Mısır için söylemiş olduğu sözlerdir bunlar. Yüzyıllardan beri durmadan akan bu büyük nehir, çöllerle kaplı topraklarda yalayıp geçtiği kıyıları yeşillendirmiş, bereket yağdırmış, insanların yanı sıra kuş, çiçek, böcek binlerce canlının doğup yaşamasını ve devamlılığını sağlamıştır. Nil kıyılarında papirüs ve saz kümeleri içindeki cıvıltı dolu hayat, buraları mesken tutmuş su kuşlarının uğrak yerlerini oluşturmuştur. Bütün bir gün Nil vadisi üzerinde uçan bu güzel yaratıklar, günbatımında gelip, kıyılardaki sazlıkların içlerindeki yuvalarına çekilir ve uykuya yatarlar. Leylek, balıkçıl, yalı çapkını, Turna, ibibik ve daha niceleri burada birbirlerini usandırmadan, birbirlerini üzmeden ötüşür, sevişir ve gündoğumuna dek alacakaranlıkta tamamladıkları derin uykularından sonra yine sabahın erken saatlerinde ufukta görünmeye başlayan Ra güneşinin ilk ışınlarıyla birlikte yeni baştan doğayı kucaklamak için cik cik nağmeleri ve kanat çırpışlarıyla uçuşmaya başlarlar. Bu zengin kuş popülasyonu içinde bir tanesi vardır ki yüzyıllar boyu süren kadim Mısır medeniyetinin tanrılar panteonundaki en güçlü ve popüler temsilcilerinden biri olan Tanrı Thoth’la özdeşleştirilmiş İbis kuşudur. Tanrı Thoth, duvar resimlerinden figürinlere tüm tasvirlerde ibis kafalı bir insan şeklinde gösterilmiş bu nedenle de ibisler eski Mısır inancında kutsallaştırılmıştır.
Güney Amerika’dan Afrika’ya geniş bir coğrafya üzerinde yaşayan ibisgiller: ince bacakları, uzun ince kıvrık boyunları, tüysüz başları ve de en önemli özelikleri olan kıvrık gagalarıyla tanınırlar. Afrika anakarasında Senegal’den Sudan’a dek yaşayan türler arasında tüyleri yaldız gibi parıldayan Altın İbis’ten, bizim Güneydoğu’da Birecik dolaylarına dek göç edip gelen Kelaynaklara, kırmızı tüyleriyle göz alıcı bir güzelliğe sahip olan Al Renkli İbis’ten Beyaz İbis’e kadar büyük bir çeşitlilik gösteren ibisler arasında eski Mısırlılarca kutsanmış olan tür: orta boylu beyaz tüylü gövdesi üzerinde siyah bir baş ve siyah kanatlara sahip olan kutsal ibistir. Yay gibi kıvrık gagalarıyla bataklık ve sulak alanlarda solucan, kurt ve küçük balıklarla beslenen bu hayvanlar değişen iklim ve ekolojik koşullar nedeniyle günümüz Mısır coğrafyasında maalesef oldukça azalmış, yok olma tehlikesiyle baş başa kalmışlardır.
Eski Mısırlılarca kutsanmış olan siyah beyaz renkli ibis, günümüzde bilhassa Sudan başta olmak üzere Gambia’dan Kenya’ya: hatta Afrika sınırlarının dışında Irak’ın doğusunda kalan Amara Bölgesinden Madagaskar’a kadar geniş bir coğrafyada yaşamaktadır.
Eski Mısır’da ibis kuşu ya da babun maymunuyla özdeşleştirilmiş olan tanrı Thoth: tüm Mısır tanrıları arasında bilgeliğin, bilginin, ilimin, düşüncenin tanrısı olarak gösterilmiş ve yazının, yazıcıların, papirüslerin, mürekkebin, kalemin koruyucusu olarak tanımlanmıştır. Bu nitelendirmelere paralel olarak ibis başlı Thoth, aynı zamanda eski Mısır mitlerinde tanrıların kâtibi olarak anılır. Thoth’un en büyük görevlerinden biri de ölen insanların öteki âlemdeki sorgulama işlemlerini yapan ve kaydeden tanrı olmasıdır. Antik Mısır mezarlarındaki duvar resimlerinde de görüldüğü gibi: ölen kişinin öteki âlemdeki ölümsüzlüğe kavuşabilmesi için yaptığı uzun zorlu yolculuk sonunda, günah ve sevaplarının tartılacağı mekâna adım attığı zaman, ölülerin ve mumyaların koruyucu tanrısı köpek başlı Anübis tarafından karşılanıp adalet ve doğruluğun tanrıçası Maat’a ait büyük terazinin önüne getirildiğinde burada tanrı Thoth’la karşı karşıya geldiği görülür. İbis kafalı Thoth, bir elinde kalem, öbür elinde papirüs ölen kişinin günahlarını ve sevaplarını yazmak için beklemektedir. Terazinin bir kefesine yerleştirilen ölünün kalbi, öteki kefede yer alan Tanrıça Maat’ın tüyünün ağırlığınca tartılır ve ortaya çıkan sonuç tanrıların yazıcısı Thoth tarafından elinde tuttuğu papirüse kaydedilir. İşte bundan sonradır ki sevapları ağır basan ölü kişinin ruhu, öteki âlemin sonsuzluğunda kendisini bekleyen tanrı Osiris’e kavuşmuş olur.
Eski Mısırlıların inanışında ibis kafalı Thoth’un yaptığı bu görev kendisinin önemli tanrılar arasında yer almasına neden olmuş, firavun dönemlerinin kâtipleri papirüslerin üzerine yazı yazmaya başladıkları zaman tanrı Thoth adına önce kalemlerinden mürekkep damlatmışlar, ardından da onun izniyle yazılarını yazmışlardır.
Antik Mısır’da ibis kafalı Thoth’un iki önemli kült yerinden biri ülkenin kuzeyinde Delta bölgesinde, öteki de Orta Mısır’daki
Hermopolis’de yer almıştır. Büyük İskender’in ölümünden (İ.Ö. 322) sonra başlayan,Mısır’daki Ptolemeler (Makedon kökenli krallar) devriye beraber, Mısır’a gelen Yunan kökenliler, Tanrı Thoth’u kendi tanrıları Hermes’le özdeşleştirmişler , bu nedenle de Thoth tapınaklarının bulunduğu yerlere Hermopolis adını koymuşlardır. Hermopolis mitolojisine göre ibis kuşuyla simgelenen Thoth’un kuluçkaya yattığı yumurtalarından biri çatladıktan sonra, içinden güneş doğmuş ve bu güneş göğe yükselerek evrendeki yerini almıştır. Yine, antik Hermopolis mitolojisinin bir başka teolojisine göre, evren Thoth’un sözleriyle oluşmuştur.
Saydığımız bütün yeteneklerinin yanı sıra Mısır tanrıları arasında Thoth’a mal edilmiş en önemli vasıflardan biri de bir ay tanrısı olarak gösterilmiş olmasıdır. Bu nedenledir ki eski Mısır’ın Thoth tasvirlerinde, bilhassa değişik malzemelerden yapılmış figürinlerde, ibis şeklinde gösterilmiş tanrının başı üzerinde bir taç ve bu tacın ortasında da bir ay kursu görülmektedir.
3000 yıl süren firavunlar döneminin en önemli tanrılarından biri olan ibis kafalı Thoth, şüphesiz Mısır tutkunu ‘ejiptoman’ koleksiyoncular tarafından keramikten bronza, ahşaptan taşa figürinleri en çok toplanan ve aranan Mısır tanrılarından biridir. Benim de bir ‘ejiptoman’ olarak yılardan beri geliştirmiş olduğum antik Mısır koleksiyonumun en önemli gruplarından birini oluşturan ibis kuşu figürinlerinden bazıları yazıya ilişkin fotoğraflarda yer alıyor. Aralarında değişik malzemelerden yapılmış olan bu figürinler Mısır’da olduğu gibi bir çok Batı ülkesinde, koleksiyonerlerin beğenisine sunulmakta bu paralelde de son yıllarda ibis kuşu toplayıcılarının sayısında belirli bir artış gözlenmektedir.
Not: Bu yazı ilk olarak Collection dergisinin 37. sayısında yayımlanmıştır.