
Kışın sona erdiği ve baharın ilk esintilerinin hissedildiği günlerde batı Hristiyan dünyası, farklı şekillerde ortaya çıkan karnavallara, eğlence ve şölenlere evsahipliği yapar. Bu özel kutlamaların en tanınmışları arasında Rio, New Orleans ve en köklü gelenek olan Venedik karnavalı yeralır. Hristiyan dünyasının önemli geleneklerinden birisi olan “karnaval” Paskalya yortusu (Diriliş Günü / Kıyam Yortusu) öncesi yapılan 40 günlük büyük perhiz (Karem) döneminden önce yer alan özel eğlence ve kutlamalardır. Başlayacak olan büyük perhiz öncesi serbestçe her şeyin yendiği - içildiği, giderek ölçüsü kaçan eğlencelerin yer aldığı 3 günlük bir dağıtma fırsatıdır. Bu şölenlerde, perhiz döneminde yenilmesi yasak olan et ürünleri ve diğer hayvansal gıdalar bolca tüketilir. Zamanla, et yemek ve içmek dışında birçok farklı eğlencenin yapıldığı, her türlü taşkınlığa izin verilen bu döneme karnaval” adı verilmesinin de bu oruçla ilişksi vardır. Kelimenin kökü Latinceden gelir ve “carne levare” yani “eti kaldırmak / ete veda “ anlamındadır. Geleneğe göre 3 gün süren bu kutlamalar “Tövbe Salısı” denilen “mardi gras” günü doruğa ulaşır ve gece yarısı biter, böylece büyük perhiz başlar.
Venedikte kutlanan ve muhteşem bir görsel şölene dönüşmüş olan “karnaval”ın geçmişi Roma İmparatorluğu ve hatta daha öncesi pagan geleneklerine kadar dayanıyor. En eski geleneklerden birisi olan - doğanın uyanmasını, baharın gelişini kutlama - ayinleri ve törenleri, Roma dünyasında Saturnalia = bereket festivali ile birleşir; kötü ruhları kovmak için giyilen maskeler, yapılan danslı müzikli gösteriler ve ayinler giderek sembolik anlamlar kazanır. Maskelere ve kostümlere bürünen insanlar gözlerden uzak / sosyal baskılardan kurtulmuş olarak sınırsızca eğlenirler. Farklı halkların ve sınıfların, toplumsal ayırımlar olmadan bir arada eğlenebilmesi de mümkün olur böylece...
Venedik karnavalına ilişkin ilk bilgler 11. yüzyıla kadar uzanır. Kayıtlardaki en eski bilgi 1094 yılında yapılan kutlamalardır. Dönemin en zengin, en güçlü ve özgür kent devleti olan Venedik, bu kutlamaları hakkı ile yapmış olmalı ki sonraki yıllarda birçok kaynak bu görkemli eğlencelere atıfta bulunmuştur. 1296 yılında Paskalya perhizi dönemi öncesi ile daha somut bir ilişki kurulan Venedik Karnavalı resmileştirilmiştir. Özellikle , 1571 yılında Osmanlı’lara kazanılan büyük İnebahtı zaferi sonrasında, karnaval çok daha büyük bir anlam kazanır. 18.yy a gelindiğinde ekonomik ve sosyal gücü de artaran bu kutlamalar, farklı isimlerde yılın birçok dönemine yayılmış olarak neredeyse 4 aylık bir dönemi kapsamaya başlar.
Caddeler ve meydanlar müzisyenler, akrobatlar, dansçılar, palyaçolar ve binbir çeşit kostümlü insanlarla dolup taşmaya; balo salonlarında maskeli balolar verilmeye ; tiyatrolar ve konser salonları özel gösteriler sunmaya başlamıştır. Geleneksel İtalyan halk tiyatrosu olan “Commedia dell’Arte” gösterileri ile her köşe başında komik, eğlenceli gösterileri izleyen halk, giderek bu oyunlardaki tiplemelerin kullandığı maskeleri ve karakterleri karnaval kostümü olarak da kullanmaya başlar. Maskeler ve kostümler sosyal sınıf farklarını ortadan kaldırdığı ve özellikle soyluların fütursuz eğlencelerden - kimliksizce - yararlanmasını sağlaması nedeniyle çok popüler olur. Napoleon işgali, Avusturya savaşları ve istilası dönemlerinde kesintiye uğrayan bu eğlenceler 19, yy sonunda giderek endüstrileşen modern dünyada yeniden canlanıp çok önemli bir ticari ve turistik aktivite olmuştur.
Karnaval’ın en önemli etkinliklerinin başında “ Corteo” açılış korteji gelir. Bir zamanlar yapıldığı orjinal şekli ile en önde temsili DÜK ve maiyeti, özel askerleri, Venedik kentinin tüm önemli ve soylu ailelerinin temsilcileri, asilzadeler, önemli dini okulların ve şövalye gruplarının flamaları ve temsilcileri, zamanında Venedik ile ticari, siyasi ilişikisi olan ulusların / kent devletlerinin elçileri ve arkalarında müzsiyenler- bandolar-flama ve bayrak grupları: muhteşem bir tören alayı...
Dükler sarayından çıkıp, San Marco meydanına yürüyen bu kortej yürüyüşü sonrasında bir başka geleneksel ve önemli gösteri başlar. Genç kızlar arasında yarışma ile seçilen bir kız bembeyaz elbiseler ve kanatları ile melek kıyafetine bürünür. San Marco meydanının tam ortasında bulunan ünlü çan kulesi “ campanile” nin tepesine çıkan bu “ melek”, 100 metre yükseklikteki kulenin tepesinden meydanın ortasına doğru gerilen bir telden kayarak ( belki uçarak demek daha doğru ) iner. Günümüzde “ meleğin uçuşu denilen bu çılgınca ve cesaret isteyen gösterinin geçmişi Türklere ait. Yakın zamana kadar “ türk uçuşu “ svolo del turco denilen bu gösteri ilk olarak 16. yy da karnavallardan birisinde, çılgınca bir akrobasi gösterisi yapan bir türk cambazı tarafından icat edilmiş. 100 metrelik kulenin temesinden çok dik ve sert bir inişle kayan bu Türk acrobat Venedik Dükü’nün tam önünde yere konmuş ve elindeki bir demet çiçeği düke sunmuş. Bu gösteri, yıllar boyunca karnavalın açılış gösterisi olarak kullanılmış. Ancak günümüzde, yeni anlayış ile adı ve içeriği değiştirilip “ türk uçuşu” yerine meleğin uçuşu olarak yapılıyor.