
Taaaa çocukken düşlediğim ve yapmayı hedeflediğim 3 seyahat vardı. Transsibirya’yı 2006, Paskalya Adası‘nı (Rapa Nui) 2008 yılında ve en son düşümü "Türklerin izinde Altaylar"ı Temmuz 2015’te FEST Travel sayesinde gerçekleştirdim. Emeği geçen herkese gönül dolusu teşekkür ederim.
Elbette zor, zor olduğu kadar yorucu ve zaman zaman medeniyetten uzak koşullarda henüz el değmemiş ATAYURT coğrafyasının önemli bir kısmını gezmek tarif edilemez bir duygu...
Özel Altay Müzesi ve Gorno Altaysk’taki tarih müzesinde gördüklerimi pek çok kitap okusam da hala bilmediğini anladım. "Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?” durumu… Hele hele ‘’Altay Prensesi’’ kurganı kalıntıları.
Altaylı bir ailenin müzeye çevrilen evinde bize sunulan Altay düğün seramonisini, Uç Enmek’te gırtlaktan türkü dinletisini (Homey) unutmam mümkün değil. Moğolistan’da da dinlemiştim ama buradaki sanatçı benimle Türkçe konuştu.
UNESCO Doğal Miras Listesi’nde yer alan Altay Bölgesi’nin en büyük gölü Altıngöl (Teletskoye) üzerinde güneşli bir havada keyif içinde, milyonlarca çam ağacı, aralarından akan onlarca şelale görüntüsüyle yaptığımız 4 saatlik muhteşem yolculuk ömre bedel… Ruhum, bedenim dinlendi…
Türkler için önemli olan Ergenekon Bölgesi’nde Katu- Yarık Geçidi’nden yıllar önce atalarımızın at üzerinde geçtiği coğrafyayı soluyarak geçmek de inanılmaz bir duyguydu.
Aslını Hermitaj Müzesi’nde gördüğümüz Pasırık Halısı’nın çıktığı kurganı (5 no.lu kurgan) kurganlar Vadisi’nde yerinde görmek, bir başka vadi; Hanlar Vadisi’nde ‘’balbal’lar arasında gezinmek tarihi solumak da ayrı bir duygu.
Bir benzerini Libya Matkanduş da gördüğümüz kaya resimlerinin bu yöreye özgü çizimlerini Kalbak-Taş’da kısmen Türkçesini anlayabildiğimiz bir Altaylı kadın rehberle gezmek, inanılmaz hayvan figürlerini görmek de beni zenginleştirdi.
Altaylar’ı bugüne taşıyan iki kişiyi de burada daha yakından tanıma olanağım oldu.
Rus Araştırmacı Andrey Anohin; Altay hakkında ne kadar belge varsa toplayarak, folkloru, etnografyası, dini inançları ve pek çok önemli bilgiyi günümüze aktarmış.
Çavuş Gurkin… O olmasaydı Altayların geçmişteki özelliklerinden haberdar olamayacaktık. Yaptığı tablolara Altay geleneklerini, toplumsal yapısını, doğasını, inanç sistemini yansıtmasaydı bu eşsiz bilgilere bugün ulaşamayacaktık. Müzede gördüğüm tablolar karşısında ağzım açık kaldı. Işıklarda olsunlar…
Dinler tarihinde okuduğumuz "Şamanizm" bu coğrafyada gördüklerimle diğer ülkelerde edindiğim bilgilere farklı katkıda bulundu.
Rus rehberimiz Vladmir benim tabirimle ‘atom karınca’’ bizi memnun etmek için çok çabaladı. Harikaydı. Ona yardımcı olan Branaul’lu Eugeny bu kentin dışına pek çıkmamasına karşı İngilizce ve Almancayı harika bir aksanla konuşup herkesi şaşırttığı gibi 1.50'lik boyuyla “cep herkülü” olduğunu bavulları taşımadaki maharetiyle gösterdi, her an hepimizin yardımına koştu. Diğer bir yardımcı ise yine Barnaul’da yaşayan ailesi Ukrayna’lı Tatiana Krikun hem bir gazeteci olarak bu geziden bir yazı çıkardı hem de lisan bilmeyen coğrafya insanı ile aramızdaki bağı kurdu… İyi ki vardılar. Sevgili Yıldırım Büktel her zamanki gibi mükemmeldi… Hepsine çok teşekkür ediyorum…
Sonuç olarak bu gezi beni çok mutlu etti… Teşekkürlerimle.