Yepyeni rotalara keşfe çıkarıyor


Tarih tutkusu okul yillarinda baslayan Faruk Pekin, yasadigi çok önemli dönüm noktalarinin ardindan kurdugu Fest Travel’i yasaminin ikinci dönemi olarak niteliyor. 1985’ten bugüne düzenledikleri kültür odakli turlariyla yepyeni rotalari turizme kazandiran Pekin, Türkiye’nin bir dinler ve diller mozaigi olan yapisinin çok kiymetli oldugunu altini çiziyor.

Türkiye’nin yakin tarihinin önemli dönüm noktalarindan biridir 1970 ve 80’ler dönemi. Iste bu dönemde Robert Kolej’de kimya mühendisligi okuyan ancak ardindan sendikacilik ve yazarlik yapan Faruk Pekin’in hayati 1980 askeri darbesinin ardindan tamamen farkli bir yolla bulusur. Hapishanede geçen üç yilin ardindan issiz kalinca arkadaslariyla Fest Travel’i kuran Pekin, tarih tutkusuyla kültür turizmini birlestirir. Bugün Türkiye’nin ve dünyanin pek çok farkli noktasina kültür odakli geziler düzenleyen ve profesyonel rehberlik de yapan Pekin, bildiklerini paylasma ihtiyacinin hayatinda belirleyici oldugunu anlatiyor. Kültür turizmine yapilmasi gereken yatirimlar hakkinda ufuk açici fikirler veren Pekin’le hem kendi hayatindaki dönüm noktalarini hem de Türkiye’nin kültür turizmine bakisini konustuk.   

Kimya mühendisligi egitiminin ardindan tamamen farkli bir alanda yürüttügünüz bir kariyeriniz var. Turizmle ilgilenmeden önce neler yaptiniz?  

Türkiye’nin genelde bir egitim sorunu var. Eskiden de çok yönlü sorunlari içeriyordu, bugün de ayni sorunlari içeriyor. Insanlar rastlantisal mi yoksa bilerek mi amaçlarini seçiyorlar? Benim de biraz öyle oldu. Izmir Atatürk Lisesi’nde okudum. Çok iyi bir liseydi ama bize orada mühendis olmayi amaçlatirlardi. Ben de bu egitimle Robert Koleji Yüksek Okulu’nda mühendis mektebine girdim. O dönemde ikinci yildan sonra bölüm seçiliyordu. Hangi bölümü seçmeliyim diye düsünürken Türkiye Milli Talebe Federasyonun “Petrol davamiz” kampanyasi olmustu. Yerlere “milli petrol” yazildigi bir dönemdi. Ben de milli petrolden hareketle kimya mühendisi olmaya karar verdim. Ama bu arada aldigim diger derslerin hepsi sanat tarihiydi. Kimya mühendisi olarak mezun oldum; hiç yapmadim. Okul yillarindaki ilgimden dolayi sendikacilik yaptim, yazarlik yaptim, gazetecilik yaptim. 12 Mart darbesinden sonra 2 yil kadar hapis yattim, çiktiktan sonra sendikaciliga devam ettim. Türk haberler ajansinda çalistigim bir dönemin ardindan DISK’e geri döndüm ve 80 darbesiyle yeniden hapse girdim.3 yil kadar da 12 Eylül’de yattim, sonra issiz kaldim. O zaman hapisten çikanlara is vermek pek kolay degildi, bu nedenle gazetelerde is bulamadim. Sonra bazi arkadaslarla beraber 1985 yilinda Fest Travel’i kurduk. Kültür odakli turlar düzenlemeye basladik. 

Tarih merakiniz geçmisten geliyordu yani…  

Ben okulda tarih dersleri aldim, bu dersler arasinda sanat da vardi. Çok siyasi olmadan önce zaman zaman parasiz kalip Sultanahmet’te kaçak turist gezdirdigimiz de oldu. Kisacasi tarih sevgisi hep vardi. Örnegin okuldan hocam Godfrey Goodwin’in 1972 yilinda yayinlanan Osmanli Mimarisi kitabinin girisinde bana tesekkür ettigini gördüm kitap yayinlandiktan sonra. Okulda birlikte çalismalarimiz olmustu çünkü. Isin özü ben 1960’li yillarin ikinci döneminin çocuguyum tabi ve bu dönemin insanlari çok okuyorlardi. Belki de Türkiye’de en çok okunan, en çok tartisma yasanan bir dönemdi. Her sey okunurdu, tiyatrolar müthisti. Hepimiz iyi yetismistik. Benim kisiligimi belirleyenlerden biri budur. Ögrendiklerimizi paylasmayi seven insanlardik. Özellikle kültür turizmi bildigini paylasmak demek. Bu aktarimda her gün daha yeni bilgilerle kendini donatmak ve bildiklerini çok daha iyi aktarmak zorundasin. 

Fest Travel 30. yilina yaklasmis. Kurulusundan bugüne ne gibi gelismeler yasandi? 

Fest sözcügü sölen karsiligindan gelir. Robert’te okurken bizim fikir kulübünün adi da Sölen’di. Esas olarak yurt disindan turist getirip burada onlari gezdirmeyi amaçliyorduk.  Öyle de oldu ama daha sonra ‘Adim Adim Istanbul’ gezilerine basladik. Çok ilgi gördü ve Türkiye’nin baska bölgeleri için de yapmaya basladik. Böylece Türkiye’de kültür gezilerine bambaska bir çerçeve sagladik. Çok sayida güzergah yarattik. Türkiyeli gezginlere yaptigimiz geziler geçen Kasim ayinda 25 yilini doldurdu. Bu 25 yilda Istanbul’da 170 dolayinda günübirlik gezi güzergahi çikardik. Hepsi bizim yarattigimiz rotalardir. Yine Türkiye’de 150 dolayinda farkli destinasyonu zorladik. Burada ciddi bir emegimiz var.  Çok bilinen Efes, Kapadokya, Pamukkale gibi yerler disinda birçok yeri ilk kez biz gündeme getirdik. Örnegin, Cumalikizik’i kimse tanimazdi, Antep – Urfa gezilmezdi, Mardin yine ayni sekilde. Hatta kalinacak otel de yoktu. Böylece Türkiye’de çok sayida yerin taninmasina yardimci olduk. O arada yurt disi gezilerine basladik. Yavas yavas bu tür gezilerden keyif alan, bu tür gezilerin düskünü olan bir grup yarattik. Ayni zamanda teknik olarak gezmeyi de ögrenen bir grup oldu. Dolasiyla biz gezdirdikçe ilgili insan grubu artti, onlar gezdikçe daha fazla talep etmeye basladilar ve birbirini besleyerek yürüdü gitti. 

Kültür turizmi kavramini nasil tanimlayabiliriz? 

Geçen yillarda yazdigim “Çözüm Kültür Turizmi” isimli kitabimda da anlatmistim bunu. Hem kültür hem turizmi içeren çok yönlü kavramlar bunlar. Bunun iki tane yönü var, bir tanesi kültürel miras yani geçmise ait olan her sey, ikincisi ise yasayan kültür. Yani gelenekler görenekler, folklor, dinsel inançlar, mutfak, yasam kültürü, çagdas kültür ürünleri, gösteri ve sahne sanatlari gibi. Böyle dediginizde olay açiliveriyor. Sadece gidip bir ören yerini gezmek degil, sadece müze de degil ayni zamanda yasamakta olani anlatmak gerekiyor. Beni hem çagdas sanatlar ilgilendiriyor, hem de o ara bir restorandaki yeme içme kültürü de ilgilendiriyor. Ikisinin bir arada olmasi gerekiyor. 

Siz ilk kurdugunuzda Fest Travel’in böyle bir yapiya ulasacagini tahmin ediyor muydunuz? 

Simdi bir taraftan da kariyerinizde yasaminizin ikinci döneminde turizmi seçmissiniz, bir acente kurmussunuz, bununla bir is yapmaya çalisiyorsunuz. Tabii ki ticari kaygilariniz var, ama salt para kazanmadan öte bir sey amaçlamali. Böyle oldugunda size geri dönüsü de çok daha güzel oluyor. Açikçasi elbette 1990 yilinda günün birinde Türkiye insanlarina yalnizca bir James Joyce turu yapacagimi düsünemezdim. Su anda James Joyce ve Dublin isimli bir tur yapiyoruz. Yazar Ulysses kitabinda adim adim Dublin’i gezer. Biz de onun gibi gezecegiz. Ya da üç günlük müzik turlari yapiyoruz. Para kazanmanin çesitli yollari var ama kültürel bir çerçeve olunca sizin de buna hazirlikli olmaniz, önde olmaniz ve yaratici olmaniz lazim. Bunun size getirdigi mutluluk, basarinin getirdigi sevinç çok önemli.  

Istanbul gezilerinizden bahsedelim, degisik ve dikkat çeken geziler. Istanbullulara nereleri gezdiriyorsunuz? 

Istanbul gezilerine klasiklerle baslamistik. Bunlar benim de daha önce gezdigim yerlerdi. Ilk gezilerimize katilanlar o zamanki Türkiye’nin en entelektüel kisileriydi. Fazlasiyla kadin agirlikliydi. Çok da ilginçtir, gezdigimiz yerlerde bizi yabanci zannederlerdi. “Bunlar olsa olsa turisttir” derlerdi. Bu turlari düzenlemeye basladigimizin 20. yila geldigimizde bir hesap yaptik ve 35 bin kisiyi gezdirdigimizi gördük. 40 yillik Istanbullulara Istanbul’u tanittik aslinda. Mesela bir gün Karaköy’de Ziraat Bankasi binasini gezdiriyorum, bir bayan geldi dedi ki: “ Faruk Bey ben bu bankada 30 sene çalistim, bunlari bilmiyordum.” Olay tamamen hep yanindan geçip de baktigimiz, ne oldugunu anlamadigimiz yapilari göstermek.  Bu sirada tabi maalesef Istanbul’un tarihsel dokusunu degistirdiler, birçok binayi kaybettik.

Türkiye’de kültür turizmi için çok iyi degerlendirilebilecek ama ihmal edilen yerler nereleri? 

Türkiye’nin tarih öncesi yerleri var. Allahtan Göbeklitepe medyaya düstü de biraz iyi oldu. Bu yerlerin özellikle birkaç tanesi çok güçlü. Bir kismi barajlar altinda kaldi. Sanliurfa ve çevresinde akil almaz zenginlikler var. Bunlari hâlâ hem içerde hem disarda çok iyi kullanamiyoruz. Elimizde neolitik kültürün en güzel örnegi Çatalhöyük var ve henüz daha çok azi kazildi. Bir baska örnek olarak Roma döneminin bizde çok iyi ürünleri var ve bunlari çok iyi pazarlayamiyoruz. Zaten en son müze gezme rakamlarina bakarsak acinacak haldeyiz. Afrodisias’ta dünyanin tek saglam büyük stadyumu duruyor. Geçen yil Antalya’ya 11 milyon turist gelmis, Aspendos’u gezenlerin sayisi yüzde 2. 

Sizin en sevdiginiz destinasyonlar nereleri?

Benim için bir numara Hindistan, eskiden ayni yil içinde 8-10 gezi yapip 3,5 - 4 ay kaliyordum. Çünkü renk, koku duygularinin yüksekligi, dinsel bir çerçevenin içinde dünyaya farkli bakislari çok degisik. Mutlaka yurt disina çikan bir insan gidip Hindistan’i görmeli. Ikincisi Guatemala, dünyanin bir baska renkli yeri. Insanlari da çok hostur. Bazisi ören yeri seviyor, bazilari gizemi seviyor. Tibet gibi esrarengiz yerler var. Kesinlikle bazi yerler var ki insanlar buralari hizla gezmeli. Çünkü dünyada gezgin nüfusu hizla artiyor. Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan’da hizli bir kalkinma oldu. Eskiden Taç Mahal’de sabah girdiginizde 2-3 grup olurduk, simdi 10 bin 15 bin kisi bir günde geziyor. 

Türkiye’de çok önemli birkaç destinasyon siralayalim 

Bir numarada Istanbul var, iki numarada ise Kapadokya.  Sadece bir iki kilise degil tüm alani kast ediyorum. Her ikisi de hem cografya hem tarih açisindan çok ilginç yerler. Kapadokya sadece Hiristiyanlik degil öncesi, sonrasi, Selçuklu ve Osmanli var. Çok acayip yerler. Biri de Çatalhöyük. Bununla birlikte bazi özel yerler var. Bergama, Afrodisyas, Efes, Antalya ve çevresi gibi yerler çok önemli. Türkiye çok kültürlü bir yer. Bir dinler ve diller mozaigi. Bunu da hâlâ koruyor. Sanliurfa ve çevresi olaganüstü bir yer, Antep, Kars, Trabzon da öyle. Kültürün dagilimi Türkiye’de o kadar güzel olmus ki, eger burada kültür turizmine yatirim yaparsaniz,  olusacak gelirin dagilimi çok demokratik görünüyor. Yani sadece kiyilarda degil, ülkenin dört bir tarafina dagilmis kültürel zenginlikler var.  

Kültürün dagilimi Türkiye’de o kadar güzel olmus ki, eger burada kültür turizmine yatirim yaparsaniz, olusacak gelirin dagilimi çok demokratik görünüyor. Sadece kiyilarda degil, ülkenin dört bir tarafinda çok önemli kültürel zenginlikler var. 

En son müze gezme rakamlarina bakarsak acinacak haldeyiz. Geçen yil Antalya’ya 11 milyon turist gelmis, Aspendos’u gezenlerin orani yüzde 2.


Kariyer Dergisi
30 Nisan 2014-Faruk Pekin

Kişiye Özel Geziler

Size Özel Turlar

Hayalinizdeki geziyi sayfamızda bulamadınız mı?

Hayallerinizdeki Geziyi, Hayallerinizin Ötesinde Yaşayın!

Nasıl bir program istediğinizi söyleyin, size hayallerinizdeki geziyi tasarlayalım, siz dünyayı nasıl görmek isterseniz öyle bir rotayla; herkes için değil sizin tercihleriniz, sizin hayalleriniz, sizin maceranız için

Gemi Gezileri
Makaleler
Fest Travel
Fest Travel Instagram
Fest Travel Youtube
Fest Travel Twitter
Fest Travel Facebook
Çalışma Saatleri
Pazartesi - Cuma : 08.30 - 18.00

Mesai saatleri dışında bize ulaşmak için [email protected] adresimize yazabilir ya da 0 850 622 33 78 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
Barbaros Bulvarı, Barbaros Apt. No.74 K.7 D. 18-19 PK.34349 Balmumcu, Beşiktaş-İstanbul / Türkiye

Tel: 0 850 622 33 78
Faks: 0 212 216 10 30
E-Posta: [email protected]