
Aslında çoğu kişi yaşadığı kenti az tanır. Hele bu İstanbul gibi bir kentse tanımak için özel bir çaba göstermeniz gerekir. Çünkü her gün önünden geçtiğiniz ve dikkatinizi çekmeyen bir yapı veya bir duvar, İstanbul’u İstanbul yapan önemli yapı taşlarından biri olabilir.
“Peki, nasıl keşfetmeli?” diye bir soru sorduğunuzu duyar gibiyiz. Bunun için önce gezmek, görmek ve ‘anlamak’ gerekir. Bizim tavsiyemiz de İstanbul’u bölgelere ayırıp özel bir rota belirleyerek keşfetmeniz ve İstanbul’un tarihinde önemli yer tutan eserleri yakından tanımanız…
Peki, işe Sultanahmet ve civarından başlamaya ne dersiniz? Fest Travel’da rehberlik, Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’nda ise koordinatörlük yapan sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, bu bölgeyi adım adım gezmeniz için üç özel rota hazırladı. İsterseniz tek başınıza başlayın adımlamaya isterseniz de arkadaşlarınızla...
Rota I
1. Ayasofya Müzesi
2. Sultan Reşad Üç Yüzlü Çeşmesi
3. Caferağa Medresesi - Geleneksel Türk Sanatları Eğitim Merkezi’nde ve lokantasında mutlaka vakit geçirin.
4. Erdebil Tekkesi – İstanbul’un en meşhur Halveti tekkelerinden (Arapça bir kelime olan halvet, tenha, tenhaya çekilme, yalnızlık ve yalnız kalma anlamlarına gelir. Halvete girmek, ibadet, zikir, riyazet ve murakabe ile meşgul olmak üzere yalnız başına tenha bir odaya, tekkelerde halvethane denilen bir hücreye, kapanmaktır. Halvetî tarikatı da Osmanlı döneminde toplumu en fazla etkileyen tarikatlardan biri arasında yer alır.) biri olan bu tekke, Hızıroğlu Şeyh Yusuf Sinan Erdebil tarafından 1527–28 yıllarında yaptırılmış. Bina defalarca yenilenerek günümüze ulaşmış. Tekke günümüzde son şeyhin evlatları tarafından hukuk bürosu ve yarı kıymetli taşlar satılan bir dükkan haline getirilmiş.
5. Soğukçeşme Sokağı - Sur içinde tamamen restore edilen tek sokak. Sokakta TURİNG işletmesine ait pansiyonlar var. Maalesef içinde İstanbullular oturmasa da yine de İstanbul’un en güzel sokağı...
6. Çelik Gülersoy Vakfı İstanbul Kitaplığı - İstanbul’la ilgili her türlü belge ve kitabın bulunduğu kütüphaneyi tüm İstanbullular’ın ziyaret etmesi gerekiyor. Ayrıca kitaplarının zenginliği dışında güler yüzlü kütüphanecisi Neslihan Yalav da tanınması gereken İstanbullular’dan biri.
7. İkram Bahçesi – Huzurlu, gürültü ve kalabalıktan uzak bir yer arıyorsanız Soğukçeşme Sokağı’nın sonunda, sera ve güzel bir bahçe içerisinde yer alan bu mekânı mutlaka görmelisiniz.
8. Sarnıç Restoran – Mekân, Ortaçağ dekoruna sahip bir Bizans sarnıcında yemek yemek isteyenler için güzel bir alternatif. Erken Bizans dönemine ait olduğu düşünülen sarnıç, vaktiyle üzerinde bir yapı taşıyormuş.
9. Sur-u Sultani (Topkapı Sarayı Surları) - 15. yüzyıldan kalma Fatih’in en önemli hatıralarından ve şehirdeki Ortaçağ havasını hâlâ yaşatan nadir eserlerden biri.
10. III. Ahmet Meydan Çeşmesi - Osmanlı döneminde inşa edilen en büyük meydan çeşmesi. Lale Devri’nin neşesini en iyi yansıtan eserlerden biri olan bu çeşme, dört sebilden oluşuyor.
11. I. Mahmud İmareti - Osmanlı barok tarzının en önemli eserlerinden biridir. Özellikle muhteşem kapısıyla dikkat çeker. Kitabesini 18. yüzyılın meşhur hattatı Moralı Beşir Ağa yazmış.
12. Haseki Hürrem Hamamı - Mimar Sinan tarafından Kanuni’nin ünlü eşi Hürrem Sultan adına inşa edilmiş. Planı ve tasarımı Osmanlı hamam mimarisinde tek örnek olan ve tüm ayrıntılarını koruyabilen bu çifte hamam, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hediyelik eşya dükkanı olarak kullanılıyor.
13. Yeşil Ev - Restore edilmiş 19. yüzyıl konutu olan Yeşil Ev’in bahçesinde küçük bir sera ve pembe mermerden bir havuz var. Çelik Gülersoy’un şehre hediye ettiği eserlerden biri olan bu evin bahçesindeki havuz, Serasker Rıza Paşa’nın Yıldız’daki konağından getirtilmiş.
14. Cedid Mehmet Efendi Medresesi (İstanbul Sanatları Çarşısı) – İçerisinde hat, tezhip, ebru, cilt gibi geleneksel el sanatlarının üretildiği ve satıldığı bir Osmanlı medresesi. Ayrıca yapı, zarifliğine yakışmasa da Kabasakal Medresesi adıyla da anılır.
15. Eski Sultanahmet Cezaevi (Four Seasons Otel) – Türk neoklasik mimarisinin en muhteşem eserlerinden biri. Masal saraylarına benzeyen bu yapının kapısındaki zarif sülüs kitabede hâlâ “Dersaadet Cinayet Tevkifhanesi” yazıyor. Dünyada hiç bir beş yıldızlı otelin kapısında “Cinayet tevkifhanesi” yazmaz.
16. İshak Paşa Camii ve Hamamı
17. Dede Efendi Evi Müzesi - Hamamizade İsmail Dede Efendi’nin evidir.
18. Akbıyık Camii - İstanbul’da ‘kıbleye en yakın cami’ olarak kabul edilir. 15. yüzyılda yapılan bu camiye “camilerin kıblesi” de denirdi.
19. Ahırkapı - Marmara sahil surları üzerinde bulunan en güzel kapılardan biridir. Hâlâ kullanılan bu kapı tek yönlü olarak sahil yoluna açılıyor.
20. Erol Taş Kahvehanesi
21. Otluk Kapı - Topkapı Sarayı’nın dış kapılarından biridir.
22. Merdiven Kulesi kalıntıları (Magnaura Sarayı kalıntıları) - Bizans imparatorlarının “Magnum Palatium” denilen büyük sarayının kalıntılarından biri burada yer alıyor. Son yıllarda Magnaura Sarayı olduğu iddia edilse de bu henüz kesinleşmemiş. Yapı, sarayın her iki terasını birbirine bağlayan rampalı bir merdiven kulesi etrafındaki altyapılardan oluşuyor.
23. Mozaik Müzesi - Bizans imparatorlarının muhteşem saraylarının hatırası olan mozaiklerin tarihi 6. yüzyıla kadar uzanıyor. Akdeniz dünyasında pek örneği olmayan ve zengin sahneler bulunan bu mozaikler, ortaya çıkarıldıkları avluda muhafaza ediliyor.
24. Sultanahmet Arastası - 17. yüzyıldan kalma, iki katlı ve yan yana dizilmiş dükkânlardan oluşan bu silah çarşısı, bugün turistlerin geleneksel Türk sanatları ile halıları görmeye ve satın almaya geldiği bir yer.
25. Sokollu Mehmet Paşa Sarayı kalıntıları – Arasta’nın karşısında yüksek bir duvar olarak görülen kalıntılar, 16. yüzyıldan bir vezir sarayının son hatıraları olarak kalmış. 19. yüzyılda buraya inşa edilen iki ahşap konak, bir tekke haline getirilmiş; ama son şeyhin çocukları elinde kalan bu tekke arazisi, bugün otopark olarak kullanıyor.
26. Sultanahmet Vakıf Halı ve Kilim Müzesi - Sultanahmet Camii Hünkâr Kasrı’nda bulunan müzede, halı ve kilimlerinin en güzel örneklerini bir arada görebilirsiniz.
27. Sultanahmet Camii - 17. yüzyılda Sedefkâr Mehmed Ağa’nın mimarlığında inşa edilen muhteşem bir eserdir.
28. Sultanahmet Türbesi - Tüm aksamı ve süsleme öğeleri ile yaşayan nadir türbeler arasında yer alıyor.
Bu rota için yaklaşık 1 gününüzü ayırmanızı öneririz.
Rota II
1. Milion Anıtı kalıntıları - İstanbul’dan Roma’ya kadar giden meşhur yolun başlangıç noktası olan Milion Anıtı’nın bir parçası görülebilir. Bazı amatör ziyaretçiler mermer kalıntıyı değil de arkasındaki 18. yüzyıla ait su terazisini bu anıt sanıyorlar. Önündeki çeşmeyi Beşir Ağa yaptırmış. Darüssaade Ağası olan Beşir Ağa, Afrikalı kara ağalardandı.
2. Yerebatan Sarayı - 6. yüzyıldan günümüze ulaşan en büyük sarnıçlardan olan Yerebatan Sarnıcı’nı İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) işletiyor. Sadece su depolamak için yapılan sarnıcın içerisinde yer alan iki büyük Medusa başı, tesadüfen malzeme olarak kullanılmış. Bu iki heykelin Çemberlitaş civarında düzenlenen törenlerdeki zafer taklarının kemer kilitlerinde de kullanıldığı düşünülüyor.
3. Halide Edip Adıvar Anıtı - İzmir’in işgalini kınamak için İstanbul’da yapılan büyük mitingin ateşli konuşmacısı, Türk edebiyatının en önemli kadın yazarlarından biri olan Halide Edip’in büstü meydanın bir köşesini süslüyor.
4. Cevri Kalfa Sıbyan Mektebi - Türk Edebiyatı Vakfı olarak kullanılan yapı, İstanbul’un ilk modern okul binalarından biri. Yapıyı, Sultan II. Mahmud tarihte Alemdar Vakası olarak bilinen olaylarda kendisini kaçırıp kurtaran cariye Cevri Kalfa için ampir üslubunda inşa ettirmiş.
5. Sultanahmet Köftecisi – İstanbul’un en eski lezzet duraklarından biri… Köfte, piyaz ve irmik helvasını mutlaka tadın.
6. Firuz Ağa Camii - Erken klasik dönem için İstanbul’da bulunan en güzel eserler arasında yer alıyor.
7. Azize Euphemia Martirionu Kalıntıları - Kadıköylü meşhur Euphemia adına şehitlik kilisesi haline getirilen bu kalıntılar, İstanbul’daki en önemli Bizans anıtlarından biridir.
8. Lausos Sarayı kalıntıları - Sultanahmet parkının içerisinde, tuğla duvarları hâlâ görülebilen bu saray kalıntısı, 1600 yaşında.
9. Binbirdirek Sarnıcı ve İstanbul Bizans anıtları maket ve planları sergisi
Bu rota için yaklaşık altı saatinizi ayırmanızı öneririz.
Rota III
1. Alman Çeşmesi – Çeşme, Alman İmparatoru II. Wilhelm’in II. Abdülhamid’e hediyesi olarak Almanya’da hazırlanıp İstanbul’a getirilmiş. Mimarisi daha çok şadırvana benziyor.
2. Dikili taş - Mısır’dan getirilen eski Mısır uygarlığına ait obelisk, İstanbul’daki en eski eserler arasında yer alıyor.
3. Yılanlı Sütun - Delphi’deki Apollon tapınağından İstanbul’a getirilen bu sütun, Antik Çağ’dan günümüze ulaşan en önemli bronz eserler arasında yer alıyor. Perslere karşı savaşan Yunan şehir devletlerinin kazandıkları zafer hatırasına, Pers ordugâhından topladıkları silahları eriterek döktükleri bu eser, birbirine sarılmış üç yılandan oluşuyor.
4. Örme Sütun – Dikilitaş’la yaşıt olan eserin dışı bronz levhalarla kaplıydı.
5. İbrahim Paşa Sarayı (Türk ve İslam Eserleri Müzesi) – İstanbul’da, günümüze ulaşan tek 16. yüzyıl vezir sarayıdır. Makbul / Maktul İbrahim Paşa’ya ait olan bu sarayın içerisinde, İslam dünyasının en zengin halı koleksiyonlarından biri saklanıyor. Dünyanın en önemli halı koleksiyonunu barındıran sarayda bulunan 13. yüzyıla ait Selçuklu halıları, günümüze ulaşan en eski modern halılar olarak biliniyor.
6. Defteri Hakani Nezareti Binası (Tapu ve Kadastro Binası) - Türk neoklasiği üslubunun en güzel örneklerinden biri olan bu yapı, İbrahim Paşa Sarayı’nın avlularından birine bağlanıyor.
7. Server Dede Türbesi - Defteri Hakani binası içerisindeki avluda bulunan türbenin mezar taşları -şahideler-, Azize Euphemia yapısından alınan kakma sütunlardan oluşuyor.
8. Üçler Meşhedi mezarları - Meşhur Melami şeyhi İsmail Maşuki ve müritlerinin idam edildiği yerde, onların anısına yapılan makam mezarlar, şahideleri kırılmış olsa da hâlâ duruyor.
9. Çukur Çeşme - İstanbul’daki üç çukur çeşmeden biri olan eserin arkasında Hipodromun oturma sıralarını taşıyan bir sarnıç bulunuyor.
10. Ziraat ve Maadin Nezareti Binası (Marmara Üniversitesi Rektörlük Binası)
11. Yeniçeri Müzesi Binası - Marmara Üniversitesi Rektörlük Binası’nın sağ bölümünün cephesinde yer alır, üzerinde armalar olan İstanbul’un ikinci müze binasıdır.
12. Hipodromun sphendeonesi - Şehirde görebileceğimiz en eski duvarlardan biri olan duvarlar, Roma imparatoru Septimus Severus tarafından 2. yüzyılın sonlarında yaptırılmış ve 4. yüzyılda İmparator Konstantinus tarafından tamir ettirilmiş. Arkalarında çok büyük altyapılar saklayan bu duvarlarda vaktiyle onlara yapışık olan yapıların izlerini görmek mümkün.
13. Nakilbend Sokağı Sarnıcı - Nakkaş Halı ve Kuyumcusu altında sergi salonu olan bu yapının erken Bizans dönemine ait olduğu düşünülüyor.
14. Eresin Otel balıklı döşeme mozaiği - Erken Bizans dönemine ait olan bu eserin duvarları ve taş eserleri inşaat sırasında korunmuş ve günümüzde otel işletmesine zimmetlenmiş olarak sergileniyor.
15. Küçük Ayasofya Camii - Aziz Sergios ve Bakhos Kilisesi, Ayasofya Müzesi binasını inşa ettiren İmparator İustinianus tarafından bu iki azize bir şükran olarak yaptırılmış.
16. Küçük Ayasofya Poterni - Küçük Ayasofya Camisi’nin yanında sahil surları üzerindeki bu küçük kapının Osmanlı döneminde açıldığı düşünülüyor. Kapının iki yanındaki kitabeli lento parçalarının da İmparator İustinianus’un Ayasofya Meydanı’ndaki heykelinin kaidesinden buraya getirildiği biliniyor.
17. Bukoleon Sarayı ve imparator iskelesi - Bizans dünyasından günümüze ulaşan tek sahil sarayıdır. Magnum Palatium’un en önemli bölümleri arasında yer alıyor.
18. Marmara Sahil Surları
19. Pharos Feneri – Bizans’ı doğudan tehdit eden düşmanlara karşı gündüz duman, gece de ateşle iletilen haberler, en son olarak sahil surları üzerindeki bu kuleye ulaşıyordu. Ayrıca bu fener, önündeki limanı da aydınlatan bir konuma da sahipti.
20. Çardaklı Hamam
21. Kadırga Sokollu Mehmet Paşa Camii ve Külliyesi - Sokollu Mehmet Paşa’nın Mimar Sinan’a yaptırdığı cami, olağanüstü güzellikteki İznik çinileri ile tanınıyor. Ayrıca caminin içerisinde Kâbe’den getirilen Hacer’ül Esved taşının dört parçası bulunuyor.
22. Revani Çelebi (Helvai) Mescidi - Sokollu Mehmet Paşa Camii’nin yanında kısmen harap bir yapı olarak duruyor.
23. Kadırga Özbekler Tekkesi – Orta Asya, Semerkant, Buhara ve çevresinden gelen gezgin dervişler ve din adamları için bir çeşit kulüp ya da misafirhane gibi hazırlanan bu tekkenin kuruluşu eski olmakla birlikte bugün yapının görünen bölümleri 20. yüzyıl başlarına aittir.
Bu rota için yaklaşık 1 gününüzü ayırmanızı öneririz.