
“Hayalimiz Belh’ten Konya’yaydı.”
FEST Travel Genel Müdürü Faruk Pekin, aslında Mevlana'nın 800'üncü yılında doğum yeri Belh'ten yola çıkarak İran, Arap Yarımadası güzergahının sonunda Konya'ya gelerek Mevlana'nın yolculuğunu tamamlamayı hedefleyen bir hayalleri olduğunu söyledi. Ancak çeşitli maddi nedenler ve bugünkü Afganistan koşullarından dolayı bu özel proje hayalinin gerçekleştirilemediğini ifade etti. Böyle bir projeden vazgeçerken, başka bir proje olarak özel trenle Konya'ya gitmeye karar verdiklerini ve böylece Mevlana Sevgi Treni'nin yola koyulduğunu belirtti.
Eski Yunan’dan Mevlana’ya
Mevlana Sevgi Treni konferans vagonunda çeşitli söyleşilere de evsahipliği yaptı. Konya'ya gidiş yolunda Faruk Pekin yönetiminde Ali Canip Olgunlu “Tarih Öncesinden Mevlana'ya”, Hayri Fehmi Yılmaz “Şems-i Tebrizi ve İslam Dünyası'nda Gezgin Dervişler” adlı sunumlarını gerçekleştirdi. Olgunlu, Antik Yunan'dan Mevlana'ya kapsamında yaptığı sunumunda Thales, Heraklitos, Socrates, Diyojen, Hacı Bektaş gibi düşünürlerden hareketle Mevlana'yı değerlendirdi. Olgunlu, Thales'in felsefenin temeli ilk soru olan “neyin var olduğu” sorusunun görünenle görünmeyen arasındaki kaotik durumu anlamak olarak geçerli yolu sunduğunu ifade etti. Mevlana'nın mutsuzluğunun ise akılla ilgili olduğunu belirten Olgunlu, Mevlana'da tasavvuf felsefesinin mistik yanının değil, insanların ihtiyaçlarının donelerine cevap veren done toplamı olarak algılandığını ifade etti. Olgunlu, Heraklitos ve Socrates'in zıtlıkları ararken, Mevlana'da beden ve ruh zıtlığının, nefs ve aşk zıtlığı olarak görüldüğünü söyledi. Mevlana'nın aşkının zıtlıklarda aramasında gecenin karanlığının ay ışığının aydınlığına yol açtığını anlatan sözüne atıfta bulunan Olgunlu, Mevlana’da akılın hesap kitap ettiğini ama aşkın etmediği yaklaşımına da dikkat çekti. Sırların evrensel dilinin sembolizm olduğuna dikkat çeken Olgunlu, Mevlana'da insanın sembolünün gül olduğunu ifade etti.
Hayri Fehmi Yılmaz, Mevlana'yı Mevlana yapan koşulların özellikle ne olduğunu vurgularken Şems-i Tebrizi ile olan ilişkisinin son derece önemli olduğuna dikkat çekti.
Mevlana Sevgi Treni Karaman'a ulaştıktan sonra katılımcılara Rixos Konya Oteli’nde bir konferans verildi. Konferansa Selçuk Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi eski Dekanı ve Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haşim Karpuz, Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırma ve Uygulama Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler ve Faruk Pekin sunum yaptılar.
Objektif bakmak: Renkli camı çıkarmak
Karpuz, Mevlevihaneler üzerine sunum yaparken Nuri Şimşekler “Mevlana'yı Anlamak” üzerine yaptığı konuşmada, Mevlana'nın herkese hitap eden evrensel diline dikkat çekti. 6 cilt yaklaşık 26 bin beyit ve 52 bin mısradan oluşan Mevlana eseri Mesnevi'nin de her kesim tarafından bu yüzden benimsendiğini belirtti. Şimşekler “Mevlana merkezi alıyor. İnsan da kendinin anlatıldığı o dizeleri daha iyi incelemek için Mevlana'ya ilgi duyuyor. Mevlana'yı okumak ve anlamak çok zor değil. Bir şartı var. Onun dediği gibi önyargısız bakmak gerekir. Gözdeki renkli camı çıkarıp objektif bakmak gerekir. Mevlana'da ikilem yok. Mesnevi'nin birinci cildinde ne demişse ikincisinde de onu demiş. Adları, makamları ne olursa olsun herkes bir şeyler bulabiliyor Mevlana'da…” diye konuştu.
Şimşekler, Divan edebiyatı eserlerinin çoğunun Mesnevi'den etkilenerek yazıldığına dikkat çekerken günümüz edebiyatında da etkisini sürdürdüğünü ifade etti. Halit Ziya Uşaklıgil'in “Mesnevi'ye el uzatıp keder ve üzüntülerine onun dizelerinde çare aradığını” söylediğini ifade etti. Şimşekler, günümüzde Mevlana ile ilgili en çok çalışma yapan ülkelerin Amerika, Türkiye ve İran olduğunu ifade ederken Amerika'da Mevlana ile ilgili kitapların satışının çok yüksek olduğunu belirtti.
Şimşekler, insanların, henüz kendi milletiyle anlaşmayı beceremezken kendinden farklı dünya insanlarıyla nasıl anlaşacağı sorusunun yanıtının Mevlana'nın tüm eserleri olduğunu vurguladı. Önce insanın kendini keşfetmesi gerekliliğini Mevlana'ya atıfta bulunarak ifade eden Şimşekler Mevlana'da aynayı algılamanın, başkasının kötü huyunu kendisinde barındırdığından dolayı insanın o kötü huyu görebileceğini belirtti. Mevlana'nın felsefesi ışığında, sabır ile, olumsuzlukların olumluya dönüşeceği düşüncesini vurguladı.
Faruk Pekin, Belh'ten Konya'ya adlı sunumunda Mevlana'nın ve yakın çevresinin 30 Eylül 1207'de doğduğu Belh'ten Konya'ya olan yolculuğunu resimli anlatımla dile getirdi. Belh'in o zamanlar çok önemli bir kültür merkezi olduğunu ve Belh'li olmanın önemli olduğunu belirten Pekin, bugün ise, o yörenin, 1207'den kalıntıların bile kalmadığı küçük bir kasaba olduğunu söyledi. Konya adının resimli tasvir anlamına gelen 'İkonium' kelimesinden geldiğini belirten Pekin göç haritası ile ilgili sunumunu şöyle bitirdi: “Bir deniz bıraktı, bir sevgi, gönül, aşk pınarı Mevlana Rumi.”
“Her ne arıyorsan kendinde ara”
Mevlana'nın 800'üncü doğum gününde Mevlana Müzesi bahçesindeki anma törenine ise Mevlana'nın 22'inci kuşak Torunu Esin Çelebi Bayru, Prof. Dr. Baha Tanman katıldı. Bayru, Atatürk'ün Mevlana'nın düşüncelerinin ve ilminin yaşayacağını, gelecekte daha da önem kazanacağına dair görüşleri ışığında, uluslararası Mevlana Vakfı'nı kurduklarını belirtti. Bayru, Mevlana aşkı için kendilerini dünyanın dört bir yerinden gelen insanlara da Mevlana'yı anlattıklarını ifade etti ve sözlerini Mevlana'nın sözüyle tamamladı:
“Bir can var canında o canı ara! Beden dağındaki gizli mücevheri ara! Ey yürüyüp giden dost bütün gücünle ara! Ama dışarıda değil, aradığını kendi içinde ara”
Bayru, Uluslararası Mevlana Vakfı ile ilgili olarak Kongre Dergisi’ne şunları söyledi: “Yurtdışından davetler alıp oralara gidiyoruz. Özellikle Amerika’dan çok davet alıyoruz. İsviçre’de, Hollanda’da, Almanya’da çeşitli gruplarımız var Vakıfa bağlı ve hep birlikte çalışmalar yapıyoruz bu yolda…"
Mevleviliğin Anadolu'da kültür açısından önemli olduğunu bunun nedeninin ise özellikle Mevleviliğin Selçuklu Dönemi'ni Osmanlı'ya bağlayan en önemli kurum olduğunu ifade etti. Selçuklu devrinde Konya'da kurulan Mevleviliğin,Osmanlı döneminde gelişimini İstanbul'da sürdürdükten sonra,.Ahmet Hamdi Tanpınar'ın da ifade ettiği gibi İstanbul'un, 16. yy'dan sonra Mevleviliğin asıl kültürel merkezi olduğunu söyleyen Tanman, Konya'nın ruhani merkez olduğunu belirtti. Mevleviliğin önce Selçuklu’da gelişip sonra da Osmanlı kültürü ile iç içe geçtiğini belirten Tanman, "Tarihte Osmanlı sınırları nerede bitiyorsa, Mevlevihanelerin de orada bittiğini" söyledi.
Mevlana Sevgi Treni'nde Mevlana ile ilgili film gösterimleri yapıldı. Mevlana Sevgi Treni’nin katılımcılara sorular yöneltilerek ve tüm programın takip edilmesiyle belgeseli çekildi. Katılımcılar gezi programı çerçevesinde Konya Horozlu Han’da Konya Mevlâna Sema Grubu’ndan Tasavvuf Konseri ve Sema Gösterisi’ni izleme imkanı buldu. Gezi Programı kapsamında rehberler Çiçek Akçıl, Ahmet Vefa Çobanoğlu, Deniz Esemenli, Ali Canip Olgunlu, Hayri Fehmi Yılmaz tarafından Karaman ve Konya’da ziyaret edilen yerler ise şöyle sıralandı: Hatuniye Medresesi, Arkeoloji Müzesi, Karaman Kalesi, İbrahim Bey İmareti ve Türbesi, Ak Tekke (Mader-i Mevlâna Tekkesi, Mevlâna’nın Annesinin Mezarı), Mevlana Müzesi, Karatay Medresesi, Seçuklu Sarayı, Alaaddin Camii ve türbeleri, İnce Minareli Medrese gezileri, Sahib Ata Hankâhı ve Camii, Arkeoloji Müzesi, Sırçalı Medrese, Şerafettin Camii ve Şems-i Tebrizi Camiii ve Türbesi.