
Türkler, korumak için etrafına bir müze yapıyorlar. Yazıt, örtüler altında; sonra üç işçi üzerini açıyor, tören mizanseni gibi. Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metinle karşı karşıyayım. Bu anıtın üzerine ne karlar yağdı. Taşta yazan kahramanlıkları selamladı bulutlar.
Kültigin Abidesi’ni, ağabeyi Bilge Kağan 732’de diktirmiş; abideyi kaplumbağa şeklinde bir kaide taşıyor. Az gittik, uz gittik, bir kampa geldik. Mutlak sessizlik. Geceyi unutulmaz kılan tepeden çıkan dolunay. Orhun Nehri takatsiz akıyor. Stepte bir rüzgar; çadırın her yanından ayrı sesler geliyor. Bozkır uçuyor. Soba çıtır çıtır yanıyor. Alevlerin yalazı, keçe çadırın içinde şaman dansı yapıyor. Kamp, sabahın ilk güneşiyle kıpırtısız. Keçi sürüleri. Cüce keçiler üzerimize koştu. At sürülerine yaklaştık. Saatler geçtikçe buradaki doğal hayata uyuyorsun, bozkır sensin. Mirage! Sık sık serap görüyoruz. Çölde su varmış sanıyorsun; yansıyor, parlıyor. Puslu ve titrek. Akıl yanılıyor, göz yanılıyor. Git, git, yeryüzü değişti. Kumul tepeleri, ince kum rüyaları. Deveci çocuklar, develere binmemiz için bize ümitle yaklaşıyorlar. Yüz binlerce yıllık taş satmak, buranın yerel ticareti. Tornedo gördük; olduğu yerden helezonlar çizerek yükselen konik kum esintileri. Orta Gobi’den Güney Gobi’ye 260 kilometre gitmişiz. Yanan pepeler ve Kartal Vadisi. Tabiatın sürprizleri bitmiyor; Gobi Çölü’nde manzara değişiyor. Altay Dağları’nın etekleri, sarp yamaçlar... Kanyonda yürüyoruz ve buzullar! İki dağın arasında tepelerden inen kar suları donmuş, üzerinde yürünecek kalın buz tabakası oluşmuş. Önce ürkek ilk adımlar, sonra farklı bir deneyim. Kanyonun derinliklerine yürürken üzerimize yapışmış Gobi Çölü’nün sarı sıcağını soyunuyoruz. Tovshin Kampı, otuz kadar ger. Koyu turuncu ay doğdu çölün ufuk çizgisinde. Nefesimi tuttum ilk gördüğümde; ateş topu, göz hizanda kızıl yalazlar. Yoliin Am; dinozor kemikleri gördük Doğal Tarih Müzesi’nde. Dinozor yumurtaları, nesli tükenmiş yaratıkların kemikleri.
Fosilleşmiş ağaçlar… Her gün Moğol coğrafyasının ayrı yerlerinde; bir gün step, iki gün çöl, bugün yayla. Sabah Nadan şenliği izledik yaylada; okçuluk, atıcılık, güreş! Üç ata yadigarı spor. Balbal dizili yoldan 360 kilometre uzaktaki Tonyukuk Yazıtı, bizim için anlamlı.
Yazıtta Göktürk dönemine ait tarihi hadiseler, birlik, bütünlük mesajları bulunuyor. Bilge Tonyukuk’un kendisi yazmış.
Az daha kuzeyde, Sibirya ormanlarının başladığını hissedebiliyorum. Mutluluk diye buna denmezse, neye denir? Başkentin doğusundan başlayıp, çölden yol yapıp, Altay Dağları’nın eteklerinde gezip, kuzeye ormanlık bölgeye çıktık. Atalarımızın çıktığı anayurt toprakları, elveda Orhun Vadisi, Gobi Çölü, Moğol stepleri... İçim temizlendi.