
Fest Travel’in sahibi Faruk Pekin, Türkiye’nin zengin bir tarihsel ve kültürel mirasa sahip olmasına karşın kültür turizmine yeterince önem verilmediğini belirterek, bu alanda esas sorunun; Türkiye’nin sahip olduğu kültürel varlıkların turizm ürünü haline getirilip satılamaması olduğunu söylüyor.
" />Faruk Pekin’den:
- Yaratılan tuhaf bir mahalle baskısı sonucu yabancılara içki verilmiyor.
- Türkiye’de turizm ile ilgili turist sayısı ve girdiler gerçek değil.
- Yerel yönetimler turizmde rant peşinde, yapmamaları gerekeni yapıyor.
- Otellerin Anadolu’ya açılması kültür turları için olumlu bir gelişmedir.
- Kültür turlarında yeni eğilim olarak yerel yemek ve yerel müzik öne çıktı. - 2010 İstanbul Avrupa Başkenti Projesi turizm değil, kültür projesidir.
Türkiye’nin zengin bir tarihsel ve kültürel mirasa sahip olmasına karşın kültür turizmine yeterince önem verilmediğine dair eleştiriler zaman zaman gündeme geliyor. Bu eleştirileri uzun süreden beri dile getiren ve kendini yalnız bu alana odaklayan Fest Travel’in sahibi Faruk Pekin, bu konuda esas sorunun; Türkiye’nin sahip olduğu kültürel varlıkları turizm ürünü haline getirip satamamak olduğunu söylüyor.
Bütün zorluklarına karşın kültür turlarına odaklandıklarını belirten Faruk Pekin, turlara rehber olarak bizzat katılıyor. Fest Travel’in kurucu sahibi Faruk Pekin, RESORT Dergisi’nde yayınlanan söyleşisinde, kültür turizmi ve Türkiye’nin bu alandaki konumu ile ilgili olarak şunları söylüyor:
Türkiye imajı yaratmak gerdekir
Kültür turizmini, bir konu dışında anlatmak kolay; o da fiyat. Kıyılara çok ucuz fiyatlara gelinirken, Türkiye’nin doğal ve kültürel varlıklarını bir turistik ürün olarak satabilmekte zorlanılıyor. Esas sorun da bu.
Görece yüksek fiyatlarla Türkiye’yi nasıl pazarlarsınız? Burada kültür alanlarını çok iyi anlatmanız gerekiyor. Bu da tek tek acenteleri aşan bir olay. Öyle bir Türkiye imajı yaratmanız gerekiyor ki, gezginler için olmazsa olmaz koşulları içersin. Esas sorun burada. Türkiye bunu aşabilecek mi? Ben karamsar değilim.
Turiste içki verilmiyor
Burada çok yönlülüğü tanıtmak önemli. Ancak mesela hâlâ bazı bölgelerimizde ya otel yok ya da iyi otel yok. Artı, her şeye rağmen yaratılan tuhaf bir mahalle baskısından söz edebiliriz. Örneğin yabancılara içki verilmemesi gibi.
Ziyaretçi sayısı ve gelir rakamı gerçek değil
Türkiye çok daha farklı boyutlarda, gelir düzeyi daha yüksek ve de klasik kültür gezgini olan insanlar tarafından daha fazla gezilmeli. Bu tür gezginler daha fazla ekstra harcamalar yapabiliyorlar. Gerçek dış girdiye bakacaksınız. Türkiye şu anda ülkeye gelen turist sayısı ve nasıl hesaplandığı hiç belli olmayan bir döviz girdisiyle övünüyor. Ne o rakamlar, ne de o girdiler gerçek.
Yerel yönetimler olması gerekenin tersini yapıyor
Benim en büyük derdim, Türkiye’de ciddi girdi çıktı analizlerinin yapılmaması. Bunlar yapılıyor olsa, zaten devlet politika değiştirmek zorunda kalır. Burada devlete, sonra STK’lara ve yerel yönetimlere iş düşüyor. Fakat bunu en fazla yapması gereken yerel yönetimler olması gerekirken, onlar tam tersini yapıyor. Müthiş bir rant kavgası ve o kavganın içinde akıl almaz yanlışlar yapılıyor.
Otellerin Anadolu’ya açılması iyi oldu
Ama kültür gezgini de 6-9 saat gezdikten sonra gittiği yerde rahatı arayıp konfor istiyor. Eskiden bu konuda epey sıkıntı yaşıyorduk. Son dönemde peş peşe yeni oteller açılması olumlu bir gelişmedir. Örneğin Trabzon’da iki otel açıldı. Kars’ta, Iğdır’da hatta Van’da otel beklentimiz var. Mardin’de otel açıldı, ama ilgi böyle devam ederse otel açığımız olabilir. Şanlıurfa’da ve Karadeniz’in batı kısmında daha da açılabilir.
2010 turizm değil kültür projesidir
Kültür turlarında son yıllarda yerel yemek ve yerel müzik çok öne çıktı. Karadeniz’e gidince mutlaka bir Kaygana yenirdi. Günümüzde Ege, Ankara’ya düzenlenen içki turları da var. İlk şarap turunu biz yaptık. Onun dışında bazı yerel araçlar öne çıkıyor.
2010 bazılarının sandığı gibi turizm projesi değil, kültür projesidir. Bu kapsamda biz İstanbul 2010’a beş ayrı proje sunduk.