BİR ALTINDAN GİZEME YOLCULUK: MYANMAR YA DA BURMA


"Myanmar da neresi?" Bir süre önce medyada bu soru sorulmuştu. Myanmar, eski adıyla Burma, bir diğer adıyla Birmanya Andaman Denizi'nde, Bengal Körfezi'nde kıyısı olan, Tayland, Çin, Hindistan Bangladeş arasında kalan bir ülke. Bir ara adı Burma Birliği Sosyalist Cumhuriyeti idi, şimdi ise Myanmar Birliği. Başkenti yaklaşık 5 milyon nüfuslu Yangon (eski adıyla Rangun). Hâlâ askeri bir cunta ile yönetiliyor. Devlet başkanı 1992'den beri ülkeyi yöneten Devlet Barış ve Gelişme Konseyi Başkanı, Başbakan General Than Şve.

Yüzölçümü Vietnam'ın iki katı, Fransa ve İngiltere'nin toplamı kadar, 678 km², nüfusu ise yaklaşık 45 milyon. Yaklaşık diyoruz, bu yazıdaki birçok sayısal bilginin resmi niteliği yok. En yüksek yeri Ağrı Dağı benzeri, Hkakabo Razi, 5.881 m. Topraklarının ancak yüzde 15'i ekilebiliyor. Ülke topraklarının yarısı orman ya da ağaçlık. Kişi başına gayri safi ulusal gelirin (GDP/PPP) 1.500 USD olduğu varsayılıyor. Pirinç, mısır, şekerkamışı, kereste üretiyor, bakır, kalay, tungsten, demir çıkarıyor. Uyuşturucu, tik kereste ve değerli taşlar kayıtdışı ekonominin ana ögeleri.

Ülke insanının yaklaşık yüzde 70'i Burmalı, diğerleri Şan, Karen, Rakin, Kaçin, Çinli (yaklaşık yüzde 3), Mon, Hintli... Yüzün üzerinde etnik grup var. Müthiş bir renklilik. Dinsel inançlar açısından halkın yüzde 90'ı Budacı (Hinayana, yani Küçük Araç Budizmi ya da İhtiyarların Yolu). Diğerleri Müslüman (yüzde 4), Hıristiyan, animist, şamanist. Etnik gruplar, dağ kabileleri zaman zaman merkezi yönetime karşı ayaklanıyor.

Kısacası Myanmar çok dilli, çok dinli, çok kültürlü rengarenk bir ülke.

Ülke 4 Ocak 1948'de İngiltere'den koparak bağımsızlığa kavuştu. 1958'e kadar U Nu hükümetleri ülkeyi yönetti. Karışıklık ile geçen yılların ardından daha önce kısa sürelerle ülkeyi yöneten General Ne Vin 1962'deki darbe sonrasında "Burma Tarzı Sosyalizm"i ilan etti. Yaklaşık 30 yıl ülkeyi tek başına yönetti.

27 Mayıs 1990'da bir seçim yapıldı. 1940'lı yılların ulusal kahramanı Bogyoke Aung San'ın kızı Aung San Suu Kyi (Ang San Su Çi olarak okunuyor) liderliğindeki muhalif Demokrasi İçin Ulusal Birlik (NLD) partisi 485 sandalyeli Meclis'te 392 üyelik kazandı. ABD'nin hararetle desteklediği Su Çi'ye 1991'de Sakarov ve Nobel Barış, 1992'de Simon Bolivar ödülleri verildi. Ancak 1990'da askeri cunta ezici bir çoğunlukla "demokratik" seçimleri kazanan Su Çi'ye yönetimi devretmedi ve onu 1995'e kadar evde göz hapsinde tuttu.

1992'de General Ne Vin yönetimden ayrıldı. Şu anda 91 yaşında, uğurlu olduğunu sandığı 9 rakamına inanmaya devam ediyor (bir ara Myanmar parasını rakamına göre düzenlemişti). Ve Su Çi'nin evinin de bulunduğu İnya Gölü kıyısında bir malikanede hala yaşıyor.

Myanmar yönetimi 1996'da bir yılda 500 bin turist geleceği inancıyla "Myanmar'ı Ziyaret Edin" yılı ilan etti. Ancak gelen turist sayısı hedeflenenin yarısı oldu. Grupla giderseniz Myanmar kolayca vize veriyor, giriş ve çıkışta bavulları açtırmıyor, eskiden olduğu gibi cep telefonlarına karışmıyor. Dahası çoğu yerel giysileri içinde dolaşan Myanmar insanı çok sıcak ve konuksever. Son 10 yıl içinde Japonya, G. Kore, Singapur, Hong Kong şirketleri "yap, işlet, devret" yaklaşımıyla Myanmar'da turistik tesisler inşa ettiler. Oteller mükemmel, yemekler oldukça iyi.

Myanmar olağanüstü bir bitki örtüsüne ve hayvanlar topluluğuna sahip. Sanatın her dalında, özellikle müzik, dans, yontu alanlarında son derece başarılılar. Her yer Budist tapınak biçimi pagoda ile dolu. Sokaklarda bir yanda etekli (lonci) erkekler, yanakları tanaka adı verilen bej renkli bitki özü ile kaplı kadınlar, diğer yanda başları kazınmış, kırmızı renkli giysileri içinde çıplak ayaklı, dilenme kapları ile dolaşan Budacı rahipler ya da geçici süre manastırlara kapanan çocuklar...

Myanmar denince aklımıza Rudyar Kipling (The Road to Mandalay, 1887, Letters From the East, 1898) ve George Orwel (Burmese Days) geliyor. Onların yazdıklarını aramaya başlıyoruz her yerde.

Myanmar'a giriş genellikle başkent Rangon'dan oluyor. 1885'den sonra kente dönüşen Rangon 2 bin 500 yıllık bir geleneğe sahip Şvedagon Pagodası ile ünlü. Çevresi çok sayıda tapınak ile çevrili Şvedagon Stupası'nın üzerinde 53 ton altın varmış. Yaklaşık 100 metre yüksekliğindeki kulenin ucunda toplam 2078 karat tutan 5.451 küçük elmas ile 76 karatlık tek parça bir elmas yer alıyor. Rangon Victoria dönemi kolonyel binaları yanında, Myanmar sanatlarını çok iyi sergileyen Ulusal Müzesi, Sule Paya'sı ve çarşıları ile ünlü.

Eski başkentlerden Mandalay ve çevresindeki Amarapura, Sagaing, Ava gibi eski küçük krallıklar başkentleri, son derece ilgi çekici yerler. Mandalay'daki dillere destan büyük ahşap saraydan geriye kalan bir bölümü içeren Altın Saray Manastırı, 729 taş tabletten oluşan Budist metinleri sergileyen (dünyanın en büyük kitabı) Kutodo Paya ve yaşayan Budist gelenekleri yansıtan Mahamuni manastırı mutlaka görülecek yerlerden. Mahamuni'deki 4 metre boyundaki Buda Heykeli'nin yüzü dışında her yerine altın varaklar yapıştırılıyor. Yüzüne bakarsak heykel 15 cm kadar irileşmiş durumda. Her sabah Buda heykelinin yüzünü yıkıyorlar, dişlerini fırçalıyorlar. Ayeyarwady Nehri'nden tekne ile gidilen Mingun'daki Bitirilemeyen Pagoda olağanüstü etkileyici.

Myanmar'ın en şaşırtıcı yeri ise Bagan (Pagon). Günümüz dünyasının en gözde arkeolojik yerlerinden biri. 11-13. yüzyıllar arasında çok ileri bir uygarlığı temsil etmiş. Pagodaları ile ünlüymüş. 1287 yılında kent Kubilay Han tarafından yerle bir edilmiş. Bugün terk edilmiş, bir ölü kent durumundaki Bagan 800 yıllık yaklaşık 4 bin pagodası ile ünlü insanı akıl almaz ölçüde etkiliyor.

Başkentten gidilecek yerlerden biri de ünlü Kyaiktiyo (Çaytiyo diye okunuyor) Altın Kaya Tapınağı. Bunun için Rangon'dan otobüsle yaklaşık 4 saat gidiliyor. Ardından 30 dakikalık kamyon yolculuğu ve 1 saatlik tırmanma. 7 metre boyundaki tapınak "altın kaya" diye adlandırılan yuvarlak bir kaya parçası üzerinde duruyor. Budacıların inançlarına göre tapınağın düşmeden dengede durmasının nedeni tapınak içindeki kutsal emanet Buda'nın saçteli.

Altın Kaya yolculuğunda Bago'dan geçerken mutlaka 114 metre yüksekliğindeki Şvemoda Paya ile 55 metre uzunluğunda yatan Buda heykelini içeren Şvetalyong Buda Tapınağı da görülmeli.

22 km uzunluğunda, 11 km genişliğinde, deniz seviyesinden 1328 m yükseklikteki sihirli Inle Gölü sakin suyunun üzerinde yüzen bitkiler, balıkçı kayıkları ve etrafını çevreleyen yükseltilerin suyun üzerine düşen akisleri ile dünyanın bir başka eşsiz manzarasını sunuyor.

Inle Gölü kültürünü anlayabilmek için mutlaka gölde gezmek gerekiyor. Inle'nin en şaşırtıcı özelliği ayakları ile kürek çeken balıkçıları. Bir ayağı ile kürek çekerken, diğer bacağını küreğin etrafına doluyor ve boşta kalan ellerini ya dinlendiriyor ya da balık ağlarını kontrol etmek için kullanıyor.

Inle Gölü'nün şaşırtıcı bir diğer özelliği ise yüzen bahçeleri. Inle halkı oldukça çalışkan bir halk ve Inle Gölü'nü geçimlerini sağlamak için en iyi şekilde kullanıyorlar. Çoğunlukla çiftçilikle uğraşıyor ve çok değişik çiçekler, sebzeler, fasulye, karnıbahar, kabak, lahana, patlıcan, sarımsak, soğan kavun, papaya ve muz ekiyorlar. Ama asıl şaşırtıcı olan bütün bunları suyun üzerinde suni olarak yarattıkları topraklarda yetiştiriyor olmaları.

Myanmar'da bu yerler dışında çok güzel plajlar var. Batıda ve kuzeyde etnik köyler çok renkli, çok ilgi çekici. Popa dağındaki "nat"lar manastırı son derece ilginç.

Burma Budizminin diğer kollarından ayıran en büyük özelliği bir çeşit ruha inanış olan "nat inancı" ile bütünleşmiş olmasıdır.

Burma'nın en önemli krallarından Anavrata, Budizm ile Budizm öncesi animizmi birleştirmek amacıyla tapınaklarda ruhlara tapınmaya izin vermiş. Bir adım ileri atarak, tanrıların kralı ve Buda'nın kurucu ruhu Thagyamin'in, lider olarak diğer 36 "nat"ın yanına konmasını istemiş

"Nat'lar genel anlamda ağaçların, nehirlerin, taşların, ataların ruhunu ve Hindu tanrılarının Burma uyarlamasını temsil ediyor. Bu nat panteonu oldukça değişik karakterlerden oluşuyor. Aralarında tanrılar olduğu gibi çapkınlar ve alkolikler de bulunuyor.

Natlar her türlü yaramazlığı yapabilirler ve devamlı olarak yatıştırılmaları gerekiyor. Ama kendilerine karşı iyi davranıldığında iyilik de yapabiliyorlar. Katı Budist insanlar bile zaman zaman nat seanslarına katılırlar. Çünkü ruhların vücuda sadece trans-dans ortamında girdiklerine inanıyorlar. Bu seanslar tapınaklarda da yapılabiliyor.

Natların Burma müziği, dans oyunları ve şarkılarına da katkısı olmuştur. Nat şarkıları, Ortaçağ Avrupa baladları ile karşılaştırıldığında daha edebiyat yüklüler.

Tapınak festivallerinin dışında, natlar için özel törenler de düzenlenebilir, kişisel sunular sunulabilir. Festivaller ise günlük hayatın dışında gerçekleştirilir. Alkolün çok bol tüketildiği bu festivaller sonunda bir pandomime dönüşebiliyor.

Her fırsatta natlara sunu sunuluyor. Nat'a sunu sunmadan evlerin temeli atılamaz, bir yolun yapımına başlanamaz.


Bugüne kadar FEST TRAVEL ile 3 turda Myanmar'a giden 80 kişi dışında Türkiye'den Myanmar'a giden kişi sayısı son derece az. Myanmar'ın bu kadar renkli, köklü kültürü ve doğal güzelliklerinin yanında en etkili yönü eldeğmemişliği. Henüz turistler kirletmeden Myanmar'ı mutlaka görün.


BÜMED
02 Mayıs 2002-FARUK PEKİN

Kişiye Özel Geziler

Size Özel Turlar

Hayalinizdeki geziyi sayfamızda bulamadınız mı?

Hayallerinizdeki Geziyi, Hayallerinizin Ötesinde Yaşayın!

Nasıl bir program istediğinizi söyleyin, size hayallerinizdeki geziyi tasarlayalım, siz dünyayı nasıl görmek isterseniz öyle bir rotayla; herkes için değil sizin tercihleriniz, sizin hayalleriniz, sizin maceranız için

Gemi Gezileri
Makaleler
Fest Travel
Fest Travel Instagram
Fest Travel Youtube
Fest Travel Twitter
Fest Travel Facebook
Çalışma Saatleri
Pazartesi - Cuma : 08.30 - 18.00

Mesai saatleri dışında bize ulaşmak için [email protected] adresimize yazabilir ya da 0 850 622 33 78 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
Barbaros Bulvarı, Barbaros Apt. No.74 K.7 D. 18-19 PK.34349 Balmumcu, Beşiktaş-İstanbul / Türkiye

Tel: 0 850 622 33 78
Faks: 0 212 216 10 30
E-Posta: [email protected]