Ateş ve buz arasında buhar adası


İzlanda bir dokunulmamış vahşi doğa diyarı. Buzul, volkan, krater, kaldera, fiyort, gayzer (kaynaç), uçurum, kaynayan sular, fokurdayan çamurlar, büyük şelale ya da çavlan sevenler, kısacası doğa severler için ideal bir yer. Vatna, Hofs, Lang, Myrdals, Dranga, Snæfells buzulları adanın jeolojik yapısını oldukça belirliyor. Ada’ya ilk kez 874 yılında yerleşilmiş. 930 yılında kabile şeflerini demokratik olarak bir araya getirtip tartıştırabilen bir meclis (Althingi) oluşturulmuş. İzlandalılar “dünyanın ilk parlamentosu” dedikleri bu meclis ile çok övünüyorlar. Bu meclisin toplandığı Thingvellir Vadisi’ni UNESCO Dünya Tarih Mirası Listesi’ne almış.

 

Ada halkının yüzde 94’ü Kuzey soylu, Keltlerden, Vikinglerden gelme. Dolayısıyla ırksal olarak oldukça saf. Son zamanlarda başta Polonya olmak üzere bazı ülkelerden göçmen işçiler gelmeye başlamış. Halkın büyük çoğunluğu Lutherci Hristiyan, okuma-yazma oranı yüzde 99. Lüksemburg’tan sonraki en zengin ülke. Ancak bir o kadar da pahalı. İzlanda kendi nüfusundan fazla yabancı turist alan tek ülke durumunda dünyada. Yılda 400 bin turist geliyor. Turizm pazarlamasında harikalar yaratmışlar. En az ilginç olabilecek yerler hakkında bile onlarca broşür dağıtıyorlar. En umulmadık yerde suyu, tuvalet kağıdı, kağıt el havlusu olan tertemiz tuvalet buluyorsunuz. Her yerde mükemmel bilgilendirme levhaları var. Her yerde termal sıcak su akıyor. Musluklardan dünyanın en temiz suyunu içiyorsunuz. Temel havayolu Icelandair’in yalnızca Avrupa’nın 18 kentine düzenli uçuşu var.

 

İzlanda gezisine tabii ki başkent Reykjavik’ten başlayacaksınız. Reykjavik’te bir yürüyüş turu ile Katedral’i, Parlamento’yu, eski binaları, ahşap tiyatroyu, Ulusal Galeri’yi, çok ilginç bir mimariye sahip olan Hallgrims Kilisesi’ni, önündeki Leifur Eirikkson heykelini, Ulusal Tiyatro’yu görebilirsiniz. Reykjavik’in doğal sıcak su ihtiyacını gideren su tankları üzerine kurulu Saga Müzesi, canlı gibi duran mankenleriyle İzlanda halkının tarihini gözler önüne seriyor. Böylesi bir gezide Thingvellir Vadisi ilk uğrak olacaktır. Burası tarihi ilk meclisin yeri olmaktan çok Amerika Plakası ile Avrasya Plakası’nın ne denli birbirlerine yaklaştığını jeolojik olarak görebileceğiniz, heyecan verici bir yer. Ardından Geysir’e gidiyoruz. Geysir volkanik bölgelerde kısa aralıklarla sıcak su ya da buhar fışkırtan kaynaklara verilen gayzer (kaynaç) kelimesine kaynaklık etmiş. Hemen Geysir yakınlarındaki Gullfoss Çavlanı İzlanda’nın “olmazsa olmaz”larından. 32 metreden bir kanyona dökülen çavlan muhtemel bir baraj nedeniyle yok olacaktı. Barajın yapılacağı toprak sahibinin kızı Sigridur’un kendisini çavlana atma tehdidi ile çavlan kurtulmuş. Geysir-Gullfoss gezisinden sonra ana karayolunu izleyip kuzeybatı İzlanda da gezilebilir ya da Lang ve Hofs buzulları arasından Akureyri kentine gidilebilir. Kilisesi ve botanik bahçesi ile ünlü Akureyri İzlanda’nın kuzeyini gezmede bir başlangıç yeri. Özellikle Husavik’ten başlayan balina izleme turları için. Akureyri’den Jökulsargljufur Ulusal Parkı’na, bir kaldera da barındıran Krafla volkanik bölgesine, doğu fiyortlarına, Tanrıların Çavlanı olarak bilinen Godafoss’a. Avrupa’nın en güçlü çavlanı Dettifoss’a ve Myvatn Gölü’ne gidilebilir. Göl çevresindeki Dimmuborgir siyah taş oluşumları, 2.500 yıl öncesinde oluşmuş eski krater Hverfell, Nameskard fokurdayan çamurları oldukça heyecanlandırıcı. Egilsstadir’de orman, Stödvafjördur’da Mineraller Müzesi gezileri de oldukça şaşırtıcı. Ama en ilginç olanı Jökulsarlon Buzulgölü’ndeki tekne gezisi. Buzuldan koparak göle taşınan aysberg (buzdağı) parçalarının “buzul mavisi” dediğimiz renkleri arasında dolaşmak gerçekten bir rüya alemine dalmak gibi. Ada’nın en hoş yerlerinden biri Vatna Buzulu’nun kenarındaki Skaftafell Ulusal Parkı. Vatna Buzulu müthiş bir görüntü. Yakın çevredeki Svartifoss Çavlanı ise döküldüğü kaya oluşumları açısından son derece ilgi çekici. Landmannalaugar’a giderken Alev Yarığı’na uğruyoruz. Landmannalaugar’da yine jeotermal havuzlarla karşılaşıyoruz. Başkente gelmezden önce güneye yöneliyoruz. Eyrabakki’den sonra Krisuvik’te yeniden fokurdayan çamurları görüyoruz. Reykjavik’e geldikten sonra Mavi Göl’e (Blue Lagoon) uğramadan olmaz. Burası başkente 40 dakika mesafedeki bir jeotermal merkez.

 

İzlanda’da halk arasında en çok konuşulan konu ruhlar, periler, cinler, gizli, görünmez insanlar, cüceler… O kadar ki turistlere ücretsiz dağıttıkları haritalarda bile “görünmez insanlar”ın (huldufolk) nerelerde karşılarına çıkabilecekleri gösterilmiş. İzlanda’da haziran-temmuzda, “gece yarısı güneşi” dediğimiz olay var, yani beyaz geceler. Belli zamanlarda “kuzey ışığı” (aurora borealis) görmek mümkün. Kısacası, İzlanda gezisi gerçek bir doğa şöleni.

Cumhuriyet Seyahat Eki
24 Ekim 2007-Faruk Pekin

Kişiye Özel Geziler

Size Özel Turlar

Hayalinizdeki geziyi sayfamızda bulamadınız mı?

Hayallerinizdeki Geziyi, Hayallerinizin Ötesinde Yaşayın!

Nasıl bir program istediğinizi söyleyin, size hayallerinizdeki geziyi tasarlayalım, siz dünyayı nasıl görmek isterseniz öyle bir rotayla; herkes için değil sizin tercihleriniz, sizin hayalleriniz, sizin maceranız için

Gemi Gezileri
Makaleler
Fest Travel
Fest Travel Instagram
Fest Travel Youtube
Fest Travel Twitter
Fest Travel Facebook
Çalışma Saatleri
Pazartesi - Cuma : 08.30 - 18.00

Mesai saatleri dışında bize ulaşmak için [email protected] adresimize yazabilir ya da 0 850 622 33 78 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
Barbaros Bulvarı, Barbaros Apt. No.74 K.7 D. 18-19 PK.34349 Balmumcu, Beşiktaş-İstanbul / Türkiye

Tel: 0 850 622 33 78
Faks: 0 212 216 10 30
E-Posta: [email protected]