Anadolu&'nun Kalbine Yolculuk


Ortak bir sözün, fikrin, duygunun etrafında toplanan insanların yaptığı bir sadakat yolculuğuydu bu. Anadolu’yu baştan başa kat eden ve onun kalbine ulaşan. Hasankeyf’e Sadakat Treni’nin yolcuları 1200 kilometre yol aldı ve Dicle kıyılarına vardı. Yaşadığımız toprakların tarihinin önemli bir katmanını korumak ve ona sadakatlerini göstermek için.

 

 

Kayseri’den geçerken trenin pencerelerinden leylekler göründü. Yükseklerde geniş daireler çizerek toplanıyorlardı, sonbahara hazırlanan Anadolu’dan ayrılıp güneye uçma vakti gelmişti. Bu yörede Erciyes Dağı’nın heybetine de tanık oldu yolcular, Sultansazlığı’nın hüznüne de. Yakın zamana kadar Türkiye’nin en bereketli sulak alanlarından biri olan Sultan artık çoraktı, sarı bir düzlükten ibaretti. Göz göre göre kaybettiğimiz, kaybettirilen bir doğal hazine daha. Leyleklerin geri döneceği bir yer daha azaldı Anadolu’da. Trenin yaklaşık üç yüz yolcusunu bir araya getiren şey baştan başa kat ettikleri Anadolu’ya duydukları sadakat ve yeni kayıpların önüne geçme azmiydi. Sadakat duygusu, duyarlılık, aidiyet. Doğaya, tarihe, toprağa, yaşama, belleğe saygı. Dicle Nehri üzerine yapılacak Ilısu Barajı, suyu durduracak ve biriktirecek. Türkiye’nin ayaktaki en önemli ortaçağ kenti Hasankeyf böyle giderse sular altında kalacak. Atlas’ın kaldırdığı Hasankeyf’e Sadakat Treni işte “böyle gidemez” demek için düşmüştü yola, Hasankeyf’e gidiyordu. Atlas ve Doğa Derneği çalışanlarıyla “Hasankeyf’e sadakat” diyen katılımcıları taşıyan tren 26 Ağustos akşamı İstanbul’un Haydarpaşa Garı’ndan hareket etti. Yolcular heyecan ve umutlarını da sırtlamış, Anadolu’nun kalbine yola çıkmıştı. Bir “tur” ya da “gezi” değildi bu. Ortak bir sözün, fikrin, duygunun etrafında toplanan insanların birlikte yaptığı bir sadakat yolculuğuydu.

 

FEST Travel organizasyonu ve TCDD’nin katkılarıyla gerçekleşen bu özel tren seferinde Atlas ve Doğa Derneği çalışanları konferans vagonunda çeşitli başlıklarda sunumlar yaptı, dia ve belgeseller gösterildi, uzmanlar trenin pencerelerinden akıp giden coğrafyaları tanıttı. Hasankeyf’e Sadakat Treni tam da bunun için, daha çok alana uğramak amacıyla gidiş ve dönüşte farklı güzergâhlar izledi. Ankara yolcularını alan tren Kayseri’ye ilerleyip Erciyes’i gördükten sonra güneye yönelip Toroslar’a dayandı. Orta Anadolu ve Akdeniz’i ayıran heybetli sıradağlarda uzun tünelleri geçti, keskin virajları döndü.

 

Trenin yolcuları özel bir molayla Adana ili sınırlarında kalan Hacıkırı Köprüsü’nü görme imkânı da buldu. Heybetli, zarif, yüksek bir yapıydı, insan azminin başyapıtlarından biriydi tam 100 yaşındaki Hacıkırı. Toroslar’ın koynunda demiryolu macerasının en çetin aşamalarından biri olarak gizleniyordu. Yöre sakinleri “sıkma” ve ayran ikram ederek karşıladı sadakat yolcularını. Kıralan köyünden kalkıp “hoş geldiniz” demeye gelen Ömer Cansu, Fahri Dal ve Zeki Erdoğan’ın ağzında ise sanki Hacıkırı Köprüsü dile geldi, Hasankeyf’e iyi dileklerini yolladı.

 

Hasankeyf’e Sadakat Treni Çukurova, Fırat, Hazar Gölü derken Batman’a, son istasyonuna vardı. Diyarbakır’dan sonra gökkuzgunlar eşlik etmişti ona. Vagonların üstünden ve yanından uçtular, yolculuğu selamladılar. Batmanlılar alkış ve çiçeklerle karşıladı yolcuları. Ardından otobüslere geçildi, hedefe artık karayolundan ulaşılacaktı ki heyecanın iyice arttığı anlardı bunlar. Raman Dağı’nı kenarından dolaştı yol, Dicle kıyısına vardı ve anıt kente doğru onunla birlikte aktı. Mardin’in ilk butik oteli Erdoba Evleri, dağıttığı sandviçlerle uzun yoldan gelmiş katılımcıların yorgunluğunu aldı yolun bu kısmında.

 

Ve Hasankeyf’imiz... Sarı arazinin ortasında ve mavi Dicle’nin kenarında pırıl pırıldı. Errızk Camii’nin zarif minaresi, Artuklu köprüsünün heybetli ayakları, Zeynel Bey Türbesi’nin yalnızlığı (Türkiye’de Timur dönemi mimari stilindeki tek örnek), kale ve mağara konutlar... Yüzyıllara direnmiş olmanın gururuyla ayaktaydı anıt kent.

 

Trenin yolcuları Hasankeyf’i gezdi, yerel yöneticilerle, kentte çalışma yapan uzmanlarla, Hasankeyflilerle buluştu. Sadakat yolculuğuna katılan Yalova Zabıtası Gönüllüleri, trendekilerin beraberinde getirdiği okul malzemelerini Hasankeyfli öğrencilere dağıttı. Hasankeyf Gönüllüleri Derneği, Batman Çevre Gönüllüleri Derneği, Çıra Kültür ve Sanat Derneği de sadakat yolcularını karşılayanlar arasındaydı. Çıra Derneği’nin organizasyonuyla Hasankeyf’i şenlendiren çocuklar tuvalleri kendi umut ve sadakatleriyle renklendirdi, resimler yapıldı, hep birlikte halaylar çekildi. Akşam ise Dicle kenarında dia ve belgesel gösterimi vardı. Hasankeyf gecesi yıldızlıydı. Kent ve Dicle birlikte binlerce gece geçirdi bu ıssızlıkta. Ilısu’yu Hasankeyf’in başına musallat edenler, kenti nehre boğdurtmak isteyenler de bu yolculuğa katılıp bu yıldızların altında bir gece geçirmeliydi belki. O zaman hep birlikte anlardık bu ülke için aslında neyin daha gerekli olduğunu.

 

Hasankeyf’ten, onunla tekrar buluşacak olmanın inancıyla ayrıldı sadakat yolcuları. Batman’da bekleyen trenin tekerleri yine döndü, vagonlar verimli düzlüklerinden geçti ve Fırat’tan (daha doğrusu Karakaya Baraj Gölü’nden) sonra Sivas’a ilerledi; yeşil vadilerin içinden, boz dorukların gölgesinden geçti. Sunumlar ve söyleşiler devam etti sadakat treninde. Ayrıca şiirler yazıldı, okundu; hikâyeler anlatıldı. Belgesel hazırlığı için çekimler yapıldı. Dönüşünde gidişinden daha yüklüydü tren, araya Hasankeyf girmişti çünkü. Müzisyenleri de vardı trenin. Enstrümanlar ve ses sistemi de hazırdı, dinleyici ve eşlikçiler de. Hep birlikte tempo tutuldu, hep bir ağızdan şarkılar söylendi. Bir kına gecesi de canlandırıldı bu arada. Türküleri, halayı, kız alması, gelin kuşağıyla tam bir kına gecesiydi bu. Yolcuların kulaklarında türkü ve ellerinde kına da kaldı bu yolculuktan geriye. Zafer Bayramı’nda başkentten geçen tren yine 30 Ağustos gecesi Haydarpaşa’da oldu. Ama yol bitmedi. Yer yetseydi sadakat treninde kim bilir daha kaç kişi olacaktı. Bilet bulamayanlar otobüsle, başka trenlerle geldi yöreye, sesler birleştirildi. Hasankeyf’te umut etmekle yetinmeyen, umudunu kendi yaratan insanlar buluştu. Coğrafyasını bilen ve onu daha da güzel kılabileceğine inanan.

 

FEST Travel çalışanları bu yolculuğa emekleri kadar yüreklerini de koydu. Harun Tekin (Mor ve Ötesi grubu üyesi), Pelin Batu (oyuncu) sadakat yolcuları arasında yer aldı. Stefanel “Hasankeyf’e Sadakat” tişörtleri dağıttı, Doluca şarap ikram etti. TCDD ve güler yüzlü personeli trenin, yola düşmenin en verimli, en doyurucu aracı olduğunu tekrar hatırlattı.

 

Şimdi Hasankeyf’i gözden çıkarıyorlar. On yıllar önce hazırlanmış köhne bir projeyle, ekonomik açıdan da verimsiz, elli yıl ayakta kalacak bir baraj için. Hasankeyf 1978’den beri 1. derece sit alanı. Bizzat GAP raporları bile Hasankeyf’in korunması gereken bir değer olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin doğal ve kültürel zenginlikleri yanlış enerji politikalarına kurban edilemez, bizim için en önemli strateji hayatın savunulması ve sadakattir. Bunu söylemek için yolları aştı Hasankeyf’e Sadakat Treni n

ATLAS DERGİSİ
01 Ekim 2005-MUSTAFA TÜRKER ERŞEN

Kişiye Özel Geziler

Size Özel Turlar

Hayalinizdeki geziyi sayfamızda bulamadınız mı?

Hayallerinizdeki Geziyi, Hayallerinizin Ötesinde Yaşayın!

Nasıl bir program istediğinizi söyleyin, size hayallerinizdeki geziyi tasarlayalım, siz dünyayı nasıl görmek isterseniz öyle bir rotayla; herkes için değil sizin tercihleriniz, sizin hayalleriniz, sizin maceranız için

Gemi Gezileri
Makaleler
Fest Travel
Fest Travel Instagram
Fest Travel Youtube
Fest Travel Twitter
Fest Travel Facebook
Çalışma Saatleri
Pazartesi - Cuma : 08.30 - 18.00

Mesai saatleri dışında bize ulaşmak için [email protected] adresimize yazabilir ya da 0 850 622 33 78 no’lu telefonu arayabilirsiniz.
Barbaros Bulvarı, Barbaros Apt. No.74 K.7 D. 18-19 PK.34349 Balmumcu, Beşiktaş-İstanbul / Türkiye

Tel: 0 850 622 33 78
Faks: 0 212 216 10 30
E-Posta: [email protected]